tag:blogger.com,1999:blog-25448421684487537152024-03-12T17:29:51.452-07:00Bilge'lik YolcusuBilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.comBlogger72125tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-15812777173903730872011-01-05T14:26:00.000-08:002011-01-05T14:32:03.021-08:00Sahi gerçekte sen kimsin?<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/TSTwQXViVJI/AAAAAAAAAPk/puB4RRQe7xU/s1600/image001.jpg"><img style="display: block; margin: 0px auto 10px; text-align: center; cursor: pointer; width: 200px; height: 154px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/TSTwQXViVJI/AAAAAAAAAPk/puB4RRQe7xU/s400/image001.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5558832004014953618" border="0" /></a><br /><table width="210" align="left" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody><tr><td rowspan="2" width="10"> <div><span style="color: rgb(51, 51, 51);font-family:Arial;font-size:78%;" ><span style="color: rgb(51, 51, 51);font-family:Arial;font-size:9pt;" lang="EN-US" ></span></span></div><br /></td></tr> <tr> <td> <div><span style="color: rgb(51, 51, 51);font-family:Arial;font-size:78%;" ><span style="color: rgb(51, 51, 51);font-family:Arial;font-size:9pt;" lang="EN-US" ></span></span></div><br /></td></tr></tbody></table> <div><span style="color: rgb(51, 51, 51);font-family:Arial;font-size:78%;" ><span style="color: rgb(51, 51, 51);font-family:Arial;font-size:9pt;" lang="EN-US" ><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);font-size:130%;" >Alıntıdır<br /><br /><br /></span><span style="color: rgb(0, 0, 0);font-size:100%;" ><strong><b><i><span style="font-family:Arial;"><span style="font-style: italic;font-family:Arial;" >"Bu Kutsal Olan, kendisini gizlemek icin kusurlu gorunmeyi secmiş olabilir mi?"</span></span></i></b></strong><b><i><span style="font-weight: bold; font-style: italic;"> diye dusundu. Tabi ki, olabilirdi! Boyle olmaliydi! </span></i></b></span></span></span></div> <div style="color: rgb(0, 0, 0);"><span style="color: rgb(51, 51, 51);font-family:Arial;font-size:100%;" ><span style="color: rgb(51, 51, 51);font-family:Arial;font-size:9pt;" ></span></span></div> <div style="color: rgb(0, 0, 0);"><span style="color: rgb(51, 51, 51);font-family:Arial;font-size:100%;" ><span style="color: rgb(51, 51, 51);font-family:Arial;font-size:9pt;" ></span></span></div> <div style="color: rgb(0, 0, 0);"><span style="color: rgb(51, 51, 51);font-family:Arial;font-size:100%;" ><span style="color: rgb(51, 51, 51);font-family:Arial;font-size:9pt;" ></span></span></div> <div><span style="color: rgb(51, 51, 51);font-family:Arial;font-size:100%;" ><span style="color: rgb(51, 51, 51);font-family:Arial;font-size:9pt;" ><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Manastirda uyum ve huzur icinde yasiyorlardi. Uzak koylerden gelen insanlar boyle sevgiyle dolu bir ortamin sicakliginin tadini cikarmak icin manastira akin ederlerdi.</span><br /><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Sonra bir gun ustat dunyaya veda etti. Bir sure kesisler gecmiste yasadiklari gibi yasamaya devam ettiler ama bir sure sonra gunluk rutin ozellikleri olan disiplin ve adanmada gevsemeler basladi. Her gun kapiya gelen koylulerin sayisi gittikce azaldi ve yavas yavas manastir bakimsiz ve ruhsuz bir yere donustu. </span><br /><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Kisa bir sure sonra kesisler aralarinda tartismaya, cekismeye basladilar. Bazilari parmaklarini sallayarak baskalarini sucladi, bazilarinin da icleri sucluluk duygusu ile doldu. Manastir duvarlarindaki enerji bu husumet ile catirdadi. Sonunda, kidemli kesis artik bu olumsuz atmosfere dayanamaz oldu.</span><br /><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">İki gunluk yuruyus mesafesinde munzevi bir ustadin yasadigini duyan kesis onu aramak icin zaman kaybetmeden yola koyuldu. Ormandaki inziva yerinde ustadi bulunca, ona manastirin dustugu uzucu durumu anlatti ve tavsiye istedi.</span><br /><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Ustat gulumsedi.</span><strong style="color: rgb(0, 0, 0);"><b><i><span style="font-family:Arial;"><span style="font-style: italic;font-family:Arial;" > </span></span></i></b></strong><em style="color: rgb(0, 0, 0);"><i><span style="font-family:Arial;"><span style="font-family:Arial;">"Aranizda yasayan, Tanri'nin enkarnasyonu olan biri var. Etrafindakiler tarafindan saygi gormedigi icin, kendisini gostermemeyi seciyor. Bu yuzden manastirin durumu gittikce kotulesiyor."...</span></span></i></em><span style="color: rgb(0, 0, 0);"> Bu sozleri soyledikten sonra ustat sessiz kaldi ve baska bir sey soylemedi. Manastira donus yolu boyunca, kesis kardeslerinden hangisinin "Enkarne Olan" olabilecegini merak etti durdu.</span><br /><br /><em style="color: rgb(0, 0, 0);"><i><span style="font-family:Arial;"><span style="font-family:Arial;">"Belki o, yemeklerimizi yapan Jaspar kardestir"</span></span></i></em><span style="color: rgb(0, 0, 0);"> dedi kendi kendine. Ama bir saniye sonra, </span><em style="color: rgb(0, 0, 0);"><i><span style="font-family:Arial;"><span style="font-family:Arial;">"Hayir, o olamaz. O pasakli ve aksi biri. Ustelik yaptigi yemeklerin tadi tuzu yok"</span></span></i></em><span style="color: rgb(0, 0, 0);"> diye dusundu.</span><br /><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Sonra, </span><em style="color: rgb(0, 0, 0);"><i><span style="font-family:Arial;"><span style="font-family:Arial;">"Belki bahcivanimiz, Timor kardestir"</span></span></i></em><span style="color: rgb(0, 0, 0);"> diye dusundu. Bu dusunceyi de cabucak reddetti. </span><em style="color: rgb(0, 0, 0);"><i><span style="font-family:Arial;"><span style="font-family:Arial;">"Suphesiz"</span></span></i></em><span style="color: rgb(0, 0, 0);"> dedi yuksek sesle. </span><em style="color: rgb(0, 0, 0);"><i><span style="font-family:Arial;"><span style="font-family:Arial;">"Tanri tembel olamaz ve Timor kardesin yaptigi gibi asla yabani otlarin her yeri kaplamasina izin vermezdi." </span></span></i></em><i style="color: rgb(0, 0, 0);"><span style="font-style: italic;"><br /></span></i><br /><strong style="color: rgb(0, 0, 0);"><b><span style="font-family:Arial;"><span style="font-family:Arial;">Sonunda, kardeslerinin her birinde kusurlar bularak hicbirini Tanri'nin enkarnesi olmaya layik gormedi ama geriye kimsenin kalmadigini da fark etti.</span></span></b></strong><br /><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Oysa Ustat ona kesislerden birinin o ozel kisi oldugunu soylemisti. Sonra birden aklina bir fikir geldi. </span><strong style="color: rgb(0, 0, 0);"><b><i><span style="font-family:Arial;"><span style="font-style: italic;font-family:Arial;" >"Bu Kutsal Olan, kendisini gizlemek icin kusurlu gorunmeyi secmis olabilir mi?" </span></span></i></b></strong><span style="color: rgb(0, 0, 0);">diye dusundu. Tabi ki, olabilirdi! Boyle olmaliydi!</span><br /><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Manastira ulasinca, ustadin soylediklerini hemen kardeslerine anlatti ve onlar da Kutsal Olan'in aralarinda yasadigini ogrenince saskina donduler.</span><br /><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Her biri, Enkarne Olan Tanri'nin kendisi olmadigini bildigi icin, diger kardeslerini dikkatle incelemeye ve aralarindan kimin Kutsal Olan oldugunu belirlemeye calisti. Ama hepsi de digerlerinin hatalarini, kusurlarini ve basarisizliklarini goruyordu. Eger Tanri aralarinda ise, kendisini cok iyi gizliyordu. Enkarne Olan'i kendileri arasinda bulmak zor olacakti.</span><br /><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Bircok tartismadan sonra, sonunda birbirlerine karsi nazik ve sevgi dolu olmak icin caba gostermeye karar verdiler. Birbirlerine Enkarne Olan'a karsi dogal olarak gosterecekleri saygi ve onur ile davranacaklardi .</span><br /><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Eger Tanri gizli kalmakta israr ediyorsa, o zaman her bir kesise, sanki Kutsal Olan' oymus gibi davranmaktan baska secenekleri yoktu. </span><br /><br /><strong style="color: rgb(0, 0, 0);"><b><span style="font-family:Arial;"><span style="font-family:Arial;">Her biri digerlerinde Tanri'yi gormeye o kadar yogunlasmisti ki, bir sure sonra kalpleri birbirlerine karsi sevgiyle doldu. Zaman gectikce, Tanri'yi sadece birbirlerinde degil, herkeste ve her seyde gormeye basladilar.</span></span></b></strong><br /><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Gunler sevgi dolu ve yasam sevinci icinde keyifli gecmeye baslamisti. Manastir bu sicacik atmosferin isigini bir deniz feneri gibi yaydi ve kisa sure icinde koyluler oradaki sevgi ve sayginin sicakligini iclerine doldurmak icin yine manastira akin ettiler.</span><br /><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Bir sure sonra kidemli kesis, verdigi sir icin tesekkur etmek uzere ustada bir ziyaret daha yapmaya karar verdi. "Enkarne Olan'in kimligini kesfettiniz mi?" diye sordu ustat.</span><br /><br /><strong style="color: rgb(0, 0, 0);"><b><span style="font-family:Arial;"><span style="font-family:Arial;">"Evet"</span></span></b></strong><span style="color: rgb(0, 0, 0);"> diye yanitladi kidemli kesis. </span><strong style="color: rgb(0, 0, 0);"><b><span style="font-family:Arial;"><span style="font-family:Arial;">"O'nun hepimizin icinde oldugunu gorduk." </span></span></b></strong><b style="color: rgb(0, 0, 0);"><span style="font-weight: bold;"><br /></span></b><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Ustadin yuzunde kocaman bir gulumseme belirdi....</span><br /><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Ozsaygi ve sevginin mucizesini anlatan ne guzel bir hikaye.</span><br /><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Sahi, Sen gercekten kimsin?</span><br /><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Sevgiyle hosca olun. </span></span></span></div> <div style="color: rgb(0, 0, 0);"><span style=";font-family:Arial;font-size:100%;" ><span style=";font-family:Arial;font-size:10pt;" lang="EN-US" ></span></span></div> <span style="font-size:100%;"><span style="color: rgb(0, 0, 0);"></span><br /><br /></span>Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-35100006060441198532011-01-01T05:15:00.000-08:002011-01-01T05:41:13.437-08:00HOŞGELDİN 2011<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/TR8pwcMEETI/AAAAAAAAAPc/z2dkw-r1_ic/s1600/ffp34.jpg"><img style="display: block; margin: 0px auto 10px; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 299px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/TR8pwcMEETI/AAAAAAAAAPc/z2dkw-r1_ic/s400/ffp34.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5557206377375732018" border="0" /></a><br /><br />KATE NOWAK tarafından kaleme alınmış yeni yıl kutlamasını noktasını değiştirmeden alıyorum sayfama. Umarım okuyan herkes benim kadar sever...<br />Tüm sevdiklerinizle birlikte olacağınız mutlu ve şanslı bir yıl dilerim.<br /><div><br /><br /><a target="_blank" href="http://www.mayyoubeblessedmovie.com/">http://www.mayyoubeblessedmovie.com/</a></div> <div> </div> <p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(0, 0, 0);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" ><br /></span></p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Tum iyi seyler ile kutsan…</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Sevinclerin, gece gokyuzundeki yildizlar gibi sayisiz olsun..</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Yengilerin tum dunyanin okyanuslarinin tum sahillerindeki kum tanelerinden daha bol olsun..</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Yoksunluk ve mucadele yasamindan daima yok olsun..</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Ve guzellik, duzen ve bolluk daimi yoldaslarin olsun..</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Sectigin her yol saf ve iyi ve latif olana gotursun..</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Her suphenin ve korkunun yerini, sen etrafinda Yuksek Bir Gucun kanitini gozlemlerken, derin, ebedi bir guven alsin…</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Ve sadece karanlik oldugunda ve hayatin firtinalari geldiginde,</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Varliginin ozundeki isik dunyayi aydinlatsin…</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Olcunun otesinde sevildiginin daima farkinda olasin ve karsiliginda kosulsuz sevmeye istekli olasin…</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Daima Tanri’nin kollarinda korundugunu ve sakindigini hissedesin, aziz tutulan bir cocuk gibi…</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Ve yargilamak icin bastan ciktiginda, hepimizin BIR oldugumuz,</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Ve dusundugun her dusuncenin, herkese ve her seye dokunarak Evren’de yankilandigi sana hatirlatilsin…</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Ve geride durdugunda, kendini alikoydugunda, sevginin ozgurce aktiginda en iyi sekilde aktigini,</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Ve en buyuk armagani verirken aldigimizi hatirlayasin…</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Her zaman muzigin ve kahkahan olsun..</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Ve her firtinayi bir gokkusagi takip etsin…</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Memnuniyet her hayal kirikligini yikasin,</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Sevinc her uzuntuyu cozsun,</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Ve sevgi her aciyi hafifletsin…</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Her yara bilgelik getirsin..</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Her sinav zafer getirsin,</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Ve her gecen gun ile, onceki gunden daha cok bolluk icinde yasayasin..</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Kutsanasin..</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Ve baskalari da senin tarafindan kutsansin.</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Bu senin icin kalbimin dilegidir…</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" >Kutsanmis olasin..</span> </p><p style="margin: 0cm 0cm 0pt; color: rgb(255, 255, 255);" class="MsoNormal"><span style="color: rgb(0, 0, 204);font-family:Garamond;font-size:180%;" > </span> </p><span style="color: rgb(255, 255, 255);font-family:'Palatino Linotype';font-size:180%;" >Kate Nowak</span>Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-76350826091583177772010-12-29T01:42:00.000-08:002010-12-29T01:54:11.967-08:00YENİ BİR YIL YAKLAŞIRKEN...<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/TRsCmhkAnqI/AAAAAAAAAPU/j6oLAFSGbCw/s1600/Pomegranate_Tree.gif"><img style="display: block; margin: 0px auto 10px; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 397px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/TRsCmhkAnqI/AAAAAAAAAPU/j6oLAFSGbCw/s400/Pomegranate_Tree.gif" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5556037426159328930" border="0" /></a><br />Güzel ülkemde kimi insanlar yılbaşı için hazırlıklar yaparken kimileri bunu şiddetle kınamakta ve yılbaşı kutlamanın, çam ağacı süslemenin günah olduğunu bile söylemekteler. Oysa çok hoş bir şekilde tüm öğeleri birleştirerek bir kutlama yapıyoruz. Şükran günü hindisini pişiriyor, çam ağacımızı süslüyor ve yeni gelen yılın hoş gelmesi için sevinçli karşılamalar yapıyoruz biz bazı gönlü güzeller. peki bu adet nereden gelmiş bilen var mı? Evet var, muhteşem araştırmacı, bilimkadını, gönlü ve enerjisi genç ,sevgili<br />Muazzez İlmiye Çığ araştırmalarını açıklamış. Bu adet nereden ve kimlerden gelmiş. Buyrunuz ;<br /><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;">ÇAM<br />SÜSLEME<br />GELENEĞİ</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><br />Hıristiyanları n İsa'nın<br />doğuşu olarak kutladığı Noel bayramı, çok eski<br />Türklerin yeniden<br />doğuş bayramıdır.</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><br />Türklerin, tek<br />Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre,<br />yeryüzünün tam ortasında bir akçam ağacı<br />bulunuyor.</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><br />Buna hayat<br />ağacı diyorlar. Bu ağacı, motif olarak bizim<br />bütün halı, kilim ve işlemelerimizde<br />görebiliriz.</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><br />Türklerde<br />güneş çok önemli. İnançlarına göre gecelerin<br />kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22<br />Aralık'ta gece gündüzle savaşıyor.</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><br />Uzun bir<br />savaştan sonra gün geceyi yenerek zafer kazanıyor.</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;">İşte bu<br />güneşin zaferini, yeniden doğuşu, Türkler büyük<br />şenliklerle akçam ağacı altında<br />kutluyorlar.</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><br />Güneşin<br />yeniden doğuşu, bir yeni doğum olarak<br />algılanıyor.</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><br />Bayramın adı<br />NARDUGAN</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><br />(nar=güneş,<br />tugan, dugan=doğan) Doğan güneş.</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><br />Güneşi geri<br />verdi diye Tanrı Ülgen'e dualar ediyorlar.</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><br />Duaları<br />Tanrıya gitsin diye ağacın altına hediyeler koyuyorlar,<br />dallarına bantlar bağlayarak o yıl için dilekler<br />diliyorlar Tanrıdan.</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><br />Bu bayram için,<br />evler temizleniyor. Güzel giysiler giyiliyor. Ağacın<br /> etrafında şarkılar söyleyip oyunlar oynuyorlar.<br />Yaşlılar,<br />büyük babalar, nineler ziyaret ediliyor, aileler bir araya<br />gelerek birlikte yiyip içiyorlar.</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><br />Yedikleri; yaş<br />ve kuru meyveler, özel yemek ve şekerleme. Bayram, aile ve<br />dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömür çoğalır,<br />uğur gelirmiş.</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><br />Akçam ağacı<br />yalnız Orta Asya'da yetişiyormuş.<br />Filistin'de bu ağacı bilmezlermiş.</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><br />yüzden bu<br />olayın Türklerden Hıristiyanlara geçtiği ve bunu<br />da Hunların Avrupa'ya gelişlerinden sonra onlardan<br />görerek aldıkları<br />söyleniyor.</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><br />İsa'nın<br />doğumu ile hiç ilgisi yok.</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><br />"Doğum,<br />güneşin yeniden<br />doğuşu"</span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><b><br />Sümerolog</b></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:180%;"><b><br />Muazzez İlmiye ÇIĞ</b></span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:78%;color:white;"><br />.</span><span style="font-size:100%;"><br /></span>Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-26756029128929625452010-05-29T12:55:00.000-07:002010-05-29T13:07:32.376-07:00<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/TAFz8GHGtGI/AAAAAAAAAPA/kAZtpxuJkzA/s1600/resim.rsm.jpg"><img style="display: block; margin: 0px auto 10px; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 302px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/TAFz8GHGtGI/AAAAAAAAAPA/kAZtpxuJkzA/s400/resim.rsm.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5476786098128991330" border="0" /></a><br /><br /><br /><br /><br /><br />Alıntıdır-<br /><br />Bu yazı bana sevgili Pretty'den geldi. Meraklısı olduğum konuları bildiği için, eline geçen böyle güzel yaşam öykülerini bana gönderir. Hikayemiz sabır, cesaret ve dürüstlükle ilgili. Kişisel gelişimimiz için bizi en zorlayan konular yani. Sevgili Pretty'e teşekkürlerimle...<br /><br /><br />Bir zamanlar giderek yaşlanan ve arkasında bir veliaht bırakması gerektiğini anlayan Çinli bir hükümdar vardı. Vezirlerinden veya çocuklarından birisini veliaht seçmek yerine, farklı birşey yapmaya karar verdi bu hükümdar.<br /><br />Ülkesindeki bütün gençleri huzuruna çağırdı ve onlara şöyle seslendi:<br /><br />"Artık tahttan çekilmemin ve ...yerime yeni bir hükümdar seçmemin vakti geldi. Hükümdar olarak içinizden birisini seçeceğim." Gençler bu sözleri şaşkınlıkla dinliyorlardı. Hükümdar devam etti:<br /><br />"Bugün herbirinize bir tohum vereceğim. Tek bir tohum. Ama bu çok özel bir tohum. Hepinizin . evlerinize dönüp o tohumu ekmenizi, sulamanızı ve bir yıl sonra tohumdan çıkan bitkiyle geri gelmenizi istiyorum. O zaman bana getireceğiniz bitkiler hakkında hüküm verip benden sonra tahta geçecek hükümdarı seçeceğim."<br /><br />Saraya çağrılanların arasında Ling isminde bir genç vardı, ve herkes gibi ona da bir tohum verildi. Ling, eve dönüp başından geçenleri heyecanla annesine anlattı. Annesi ona bir saksı ve biraz da toprak verdi. Ling, tohumu itinayla ekti, onu güneş ışığı görebileceği bir pencere kenarına koydu. . Her gün saksıya su vererek bitkinin tohumun açıp açmadığını kontrol etti.<br /><br />Üç hafta kadar sonra, Lingin mahallesindeki gençlerden bazıları tohumlarının nasıl açtığını, bitkilerin nasıl büyümeye başladığını anlatmaya başladı. Ling bu sözleri duyduktan sonra her defasında eve gidip kendi tohumunu kontrol ediyordu. Gelgelelim, saksının içinde büyüyen hiçbir şey görünmüyordu. Haftalar birbirini kovaladı, ama değişen hiçbir şey olmadı.<br /><br />Bu arada, . Lingin arkadaşları ballandıra ballandıra saksılarmdaki çiçeklerden bahsediyordu hep. Lingin ağzını ise bıçak açmıyordu, çünkü hakkında konuşacağı bir çiçeği yoktu. Elinde toprak dolu bir saksı vardı o kadar. Ve artık başarısız olduğuna inanmaya başlamıştı.<br /><br />Aradan altı ay geçti. Lingin saksısında çiçekten eser yoktu hâlâ. Tohumunu çürüttüğüne kanaat getirmişti Ling. Başka herkesin kocaman çiçekleri, ya da ağaç fidanları olmuştu, ama onun koca bir saksısı, o kadar!<br /><br />Nihayet bir yıl tamamlandı ve ülkenin gençleri yetiştirdikleri bitkileri karar vermesi için hükümdarın huzuruna getirdiler. Ling, annesine boş bir saksıyı hükümdara götüremeyeceğini söylediyse de, annesi saksıyı götürmesini ve dürüst davranmasını öğütledi. Lingin sıkıntıdan karnı bile ağrıdı, ama annesinin haklı olduğunu bildiğinden sözünü tuttu. Böylece, o da boş saksıyı saraya götürdü.<br /><br />Saraya ulaştığında diğer . gençlerin getirdiği çeşit çeşit bitkiler karşısında hayrete düştü. Hepsi de güzel renklerde, güzel biçimlerdeydi ve nefis kokular yayıyorlardı. Birbirlerine çiçeklerini nasıl böyle güzel yetiştirdiklerini ciddi ciddi anlatan diğer gençler, Lingin elindeki boş saksıyı görünce kahkahalarla güldüler. Birkaçı da onun durumuna üzüldü ve omzuna dokunup "Boş ver, elinden geleni yapmışsın!" dediler.<br /><br />Hükümdar gençlerin yanına geldi ve bitkileri inceledi. Bu sırada, Ling arkalara kaçıp gizlenmeye . çalışıyordu. "Ne kadar da büyük ağaçlar ve çiçekler yetiştirmişsiniz öyle!" dedi hükümdar. "Bugün içinizden birisi yeni hükümdar olarak tayin edilecek."<br /><br />Birden, imparator elinde boş saksıyı tutan Lingi gördü. Hemen, muhafızlarına onu yanına getirmelerini emretti. Ling korkudan titremeye başladı. "Hükümdar başaramadığımı gördü, herhalde beni öldürtecek!" diye düşünüyordu.<br /><br />İmparator, yanına getirilen Lingin ismini sordu, o da cevapladı. Diğer gençlerin hepsi gülmeye ve kendi aralarında Lingle alay etmeye başladılar. Hükümdar bir el hareketiyle hepsini susturdu. Lingi yanına aldı, sonra da kalabalığa ilan etti: "Yeni imparatorunuzu selamlayın! Adı Ling!" Ling kulaklarına inanamadı. Tohumundan tek bir filiz bile çıkmamışken nasıl imparator olabilirdi ki?<br /><br />Hükümdar konuşmasına devam etti: "Bir yıl önce herbirinize bir tohum verdim,<br /><br />onu ekip sulamanızı istedim ve bir yıl sonra da bana getirmenizi istedim.<br /><br />Ama sizlere verdiğim tohumların hepsi kaynatılmıştı<br /><br />ve dolayısıyla da filiz açmaları mümkün değildi.<br /><br />Ling hariç hepiniz bana çeşit çeşit ağaçlar,<br /><br />bitkiler ve çiçekler getirdiniz. Tohumunuzun büyümediğini görünce,<br /><br />size verdiğim tohumun yerine başka bir tohum ektiniz. (Tohumu değiştirip başka tohum ektiniz)<br /><br />İçinizden sadece Ling ,<br /><br />kendisine verdiğim tohumun olduğu saksıyı bana getirme cesaretini<br />ve dürüstlüğünü gösterebildi. Bu yüzden, yeni imparatorunuz o olacak."Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-10867077202174593702010-02-18T13:10:00.000-08:002010-04-03T14:02:25.801-07:00Arsız kadının tekiyim...<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/S7eqoLPV5sI/AAAAAAAAAOw/k_dJKhgMi1o/s1600/G%C3%96LC%C3%9CK-+BOZDA%C4%9ELAR.jpg"><img style="display: block; margin: 0px auto 10px; text-align: center; cursor: pointer; width: 266px; height: 400px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/S7eqoLPV5sI/AAAAAAAAAOw/k_dJKhgMi1o/s400/G%C3%96LC%C3%9CK-+BOZDA%C4%9ELAR.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5456017080771274434" border="0" /></a>Bu yazıyı ben yazmadım ve ne yazık ki yazarının kim olduğunu da bulamadım. Ama neredeyse kendim yazmışım gibi hissettirdi ve paylaşmak istedim.<br />Alıntıdır efendim,<br /><br /><br /><br /><br /><span style=";font-family:arial;font-size:100%;" ><em><b><i><span style="color: rgb(51, 102, 255);"><span style="font-weight: bold; color: rgb(51, 102, 255);">Arsız kadının tekiyim... </span></span></i></b></em></span><span style=";font-family:Arial;font-size:100%;" ><br /><br /></span><span style=";font-family:arial;font-size:100%;" ><em><b><i><span style="color: rgb(51, 102, 255);"><span style="font-weight: bold; color: rgb(51, 102, 255);">Makyajımı yapmadan sokağa çıkmamak, </span></span></i></b></em><b><i><span style="color: rgb(51, 102, 255);"><span style="font-weight: bold; color: rgb(51, 102, 255); font-style: italic;"><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>Saçlarımı her zaman bakımlı tutmak,</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>Ahım gitmiş vahım kalmışken bile kendimi kadın gibi</i></em><br /><em><i>hissetmek istiyorum.</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>Tırnaklarım her zaman kırmızı ojeli, dudaklarımda nar</i></em><br /><em><i>kırmızısı rujum,</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>En şişko halimde bile kot giymek istiyorum. </i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>Arkadaşlarımla komşuculuk oynamak istiyorum. </i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>Kahkaham yeri göğü inleten, ağzımın kenarındaki çizgiler artık gülmekten ve konuşmaktan iyice belirginleşmişken bile mimikleri abartılı, eli kolu hiç durmayan bir kadın olmak istiyorum.</i></em><br /><br /><em><i>Mitinglere elimde bastonum, kolumda torunum katılmak,</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i> Eşin dostun yardımıyla pankart açmak,</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i> Yağmur altında bacak ağrıları içinde kıvranarak konser izlemek istiyorum. </i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i> Kar yağınca torunlarımı çağırıp düşüp kalçamı kırmadan karla oynaşabilmek için, "Koşun kar getirin, kartopu atalım evi batıralım, sonra temizlersiniz!"</i></em><br /><em><i> demek istiyorum.</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i> En yakın arkadaşımın aldığı güzelim dut ağacımın altında, dizlerimizde kareli battaniyelerimiz,</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i> Fonda U2,</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i> Elimizde en sevdiğimiz ve bir türlü vakit bulup okuyamadığımız kitaplar,</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i> Sehpamızda rakı, meze ve balıklar,</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i> Gözlerimizde burnumuzun ucuna düşmüş kırmızı kemik gözlüklerimizle,</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i> İki sayfa okuyup kıkırdayarak dedikodu yapmak, </i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i> Hayatı kutlamak,</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>Erkekleri çekiştirmek,</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>Yakalanınca da kızaran yanaklarımızdan makas alınmasını istiyorum. </i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>Camları kalınlaşmış gözlüklerimle, hala kendi arabamı kullanmak, hatalı sollama yapan yaramazlara camı açıp el kol hareketleriyle kızmak istiyorum. </i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>Torunlarımın aşk hikayelerini dinlerken, onlara acayip fikirler vermek istiyorum.</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>Onların en afacan sırdaşı ben olayım istiyorum.</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>Kendi yaramazlıklarımı anlatıp anlatıp "Siz de yapın çok eğlenceli, anne babanız kızarsa bana yollayın!" diyerek onları şımartmak istiyorum. </i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>O yaşımda erik ağacının tepesine çıkıp erik toplamak istiyorum!</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>Çağlayı tuza banıp yemekten dilim her bahar yara olsun istiyorum!</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>Arkadaşlarıma en olmadık şakaları yapıp, çocuklarımı utandırmak istiyorum. </i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>Ellerim titrediğinde klavyede rahatça yazabilmek için, Apple' a mektup yazıp her bir klavye tuşunu kafam kadar yapmalarını talep eden, ilk Türk kadını olmak</i></em><br /><em><i>istiyorum. </i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>Gece vakti dalgalı denize girip boğulacak olduğum için zar zor kurtarılıp kocamdan azar işitmek,</i></em></span></span></i></b></span> <p style="margin-left: 9pt;font-family:arial;"><span style="font-size:100%;"><em><b><i><span style="color: rgb(51, 102, 255);"><span style="font-weight: bold; color: rgb(51, 102, 255);"> </span></span></i></b></em><b><i><span style="color: rgb(51, 102, 255);"><span style="font-weight: bold; color: rgb(51, 102, 255); font-style: italic;"><br /><em><i>Gecenin köründe uyanıp "Uykum kaçtı, midemde gaz var kalk yürüyüşe gidelim!" deyip uykusunu böldüğüm için, şap şup öpülmek istiyorum.</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>En pörsük halimde bile bana baktığında hayat arkadaşımın,</i></em></span></span></i></b><br /></span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-size:100%;"><em><b><i><span style="color: rgb(51, 102, 255);"><span style="font-weight: bold; color: rgb(51, 102, 255);">kendimi her halimde güzel hissettiren o afacan aşık gülüşünü görmek,</span></span></i></b></em><br /></span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-size:100%;"><em><b><i><span style="color: rgb(51, 102, 255);"><span style="font-weight: bold; color: rgb(51, 102, 255);">Anında yaramazca gözlerim dolu bir cevap vermek istiyorum. </span></span></i></b></em><br /></span><span style="font-size:100%;"><br /></span><span style="font-size:100%;"><em><b><i><span style="color: rgb(51, 102, 255);"><span style="font-weight: bold; color: rgb(51, 102, 255);">En geç yaşımda, bugünkü kadar aşık olmaya devam etmek istiyorum.</span></span></i></b></em><b><i><span style="color: rgb(51, 102, 255);"><span style="font-weight: bold; color: rgb(51, 102, 255); font-style: italic;"><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>Büyüyünce ben,</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>Hala küçücük bir çocuk gibi,</i></em><br /><em><i> </i></em><br /><em><i>İçimden geldiği gibi yaşamak istiyorum.</i></em></span></span></i></b></span></p> <p style="margin-left: 9pt;font-family:arial;"><span style="font-size:100%;"><b><i><span style="color: rgb(51, 102, 255);"><span style="font-weight: bold; color: rgb(51, 102, 255); font-style: italic;"><em></em></span></span></i></b></span> </p> <p style="margin-left: 9pt;font-family:arial;"><span style="font-size:100%;"><b><i><span style="color: rgb(51, 102, 255);"><span style="font-weight: bold; color: rgb(51, 102, 255); font-style: italic;"><em><i>Bir kadın</i></em></span></span></i></b></span></p> <p style="margin-left: 9pt;font-family:arial;"><span style="font-size:100%;"><span style="font-size:12pt;"><br /></span></span></p> <span style=";font-family:Times New Roman;font-size:100%;" ><span style="font-size:12pt;"><br /></span></span>Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-11414315583180644342010-01-12T15:55:00.000-08:002010-01-14T14:27:17.174-08:00GÜZEL GÜNLERE 2<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://1.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/S00XXXB8G5I/AAAAAAAAAOY/UDvYEHGYW50/s1600-h/beyaz+tavus+2.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 267px; height: 400px;" src="http://1.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/S00XXXB8G5I/AAAAAAAAAOY/UDvYEHGYW50/s400/beyaz+tavus+2.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5426018816137894802" border="0" /></a><br />Dünyanın içinde bulunduğu kaotik ortamda kendimizi nasıl dengede tutacağız ve değişim için neler yapmamız gerekiyor?<br />Farkındalık ve Bilgelikle davranmak öğütleniyor ilk başta. Peki ama nasıl Bilge olacağız? Şöyle tanımlıyorlar:<br />Küçük bir çocukla birlikte vapura bindiğimizi düşünelim. Küçük bir çocuk vapurda herşeye hayretle bakar, dalgalar, deniz, diğer vapurlar, binalar, kıyılar, simit atılan martılar herşey onu hayrete düşürür ve heyecanla o anı yaşar. Bu heyecanla anı yaşamak haline "Başlangıç Zihni" adı veriliyor. Bu hal "Bilgelik" hali. Biz onun yanında tüm bunları bilmenin rahatlıyla sakin sakin otururuz, işte bu da Bilgililik oluyor. "Tamam, ben onu biliyorum" dediğimiz anda Bilgelik erteleniyor. Çünkü Bilgelik akıl veya mantıkla ilgili öğrenilebilen bir şey değil. Aşık olmak gibi, yaşayarak öğrenilebilecek "Ben ol ki anla hali. Bilgelik ile ilgili bilgiler bizi Bilge yapmıyor ama bu bilgileri gizeme, içimize dalmak için kullandığımızda doğru yolda oluyoruz.<br />Ne yazık ki, günümüz kültürü sessizliği, dinginliği yaşatmıyor. Kendimizden biliyorum, sevgilim günlerdir içe dönüş çalışmaları yapmak için, biraz meditasyona dalmak için koltuğuna oturuyor ve 5 dakika sonra bir bakıyorum tv açılmış, ya da bilgisayarda müzik dinliyor. Zaten zihinlerimiz arap saçı gibi daha doldurmanın ne anlamı var? Ama bu ciddi bir disiplin işi ve pek çoğumuzu zorluyor. Oysa üç boyutta yaşarken, ışık bedenlerimiz için en büyük beslenme sessizlikte oluyor. Bu sessizlik dış mekandaki sessiz ortam değil, içimizdeki dingin, sessiz, huzur alanı en büyük zenginliğimiz ve en büyük güç alanımız.<br />İçe dalış, içi algılayış Bilgelik yolunun olmazsa olmazıdır. Nasıl ki yüzmeyi denize dalmadan öğrenemiyoruz, Bilgeliği de içe dalmadan yaşayamayız. Bilgelik; içe dalışlarla başlar, içteki huzur noktasından mucizeler gerçekleştirme noktasına kadar gider.<br />"İnsan dışa doğar,<br /> İçe gelişir."<br />Bunu sağlamak için meditasyon yapmalıyız. Meditasyonlar:<br />* Zihne hakimiyeti kolaylaştırır, zihnin vıdı vıdısını susturur.<br />* İçte bulunan sevinç, huzur ve mutluluğun dış yaşama yansıtılmasını sağlar.<br />* İçteki Tanrısallığı yaşayıp, dışarıda mucizeler gerçekleştirmeyi sağlar.<br />Sevgili egolarımız yalnızlığı ve sakinliği pek istemediği için, insan arar, duygu arar. Ama zaman zaman tek başımıza kalmalı ve içe dalış meditasyonları yapmalıyız. Bu meditasyonlar, giderek mutluluk arttırıcı bir hobi haline gelecektir.<br />Aslında meditasyon yapılmaz, o da bir haldir çünkü hissedilir. Kendinden hoşnut olma halidir, hiçbir şey yapmama halidir, hiçbir şey yapmadığın halde mutlu olma halidir, sessizlikte var olma halidir, zihnin gürültüsünü durdurma halidir. Zamanla öyle büyük coşku duyuyor ki insanlar, sürekli bu halde kalmak istiyorlar.<br />En kolay başlangıç nefese odaklanarak yapılan, çünkü odaklandığınız nefesi alıp verirken zihin oyunları geride kalıyor.<br />Dünyanın maruz kaldığı değişim- dönüşüm enerjileri çok güçlü, ve üzerimizde çok büyük bir basınç oluşturuyor. Dışarıda olduğumuzda akan negatif enerji alanlarında bulunabiliyoruz, bazen bu alanları kendimdiz de yaratabiliyoruz. Olumsuz tavır, negatif söz bizden de kaynaklanabiliyor ve bizden çıkan bize katlanarak dönüyor. Bu nedenle ortamda negatiflik, sıkıntı duygusu hissettiğimiz ortamlardan mümkünse hemen çıkmalı, çıkamıyorsak, bildiğimiz yöntemlerle kendimiz korumalıyız. (Ben evden çıkarken, beyaz ışıkla sarıyorum tüm bedenimi ve bilgisayar programlar gibi programlıyorum onu. Çoğunlukla başaramıyorum ama başardığımda, ki bu oran 1/10, herşey muhteşem oluyor, her işim rast gidiyor ve herşey denk geliyor.)<br /><br />Kendini negatif, düşük enerjili, sıkıntılı hissetmek, ortamdan, mekandan, insandan kaynaklanabilir. Müzik, filmler, tv, haberler negatif enerji alanı yaratabilir. Bilgelik, negatif, düşük enerji alanları fark etmemizi sağlar. Fark ettiğimizde de bize vereceği zararı engelleyebiliriz.<br />Bitkiler ve hayvanlar üzerinde yapılan klinik deneylerde sevgi ve pozitif enerji verilen deneklerin bağışıklık güçlerinin arttığı, daha sağlıklı ve verimli oldukları gözlenmiştir. Bağışıklık sistemi güçlü canlılar, etraflarında hastalık olduğunda hastalanmazlar ve felaketler onları bulmaz. Farkında olduğumuz zaman yaşam daha kolaylaşır, rahatlar, hafifler.<br /><br />"Siz O'nu arayın,<br /> geri kalan herşey size verlecektir."<br /> Hz. İSA<br /><br />"Beden dalında bir mücevher var,<br /> O mücevherin madenini ara<br /> Amma dışarda değil,<br /> Kendinde ara."<br /> MEVLANA<br /><br />Biz yolumuzdaysak, hizalanmışsak, müsibetler bizden uzaklaşır, felaketler bize uğramaz. Sistem bizi bunlarla sınamaz, çünkü biz zaten yolumuzdayızdır.<br />* Frekansları yüksek tutacağız.<br />* Pozitif şeyleri hayatımıza sokacağız.<br />* Sarfedilen sözler, niyetler, istekler çift taraflı çalışır. Dikkat etmeliyiz.<br /><br /><br />Ayrıca 15 ocak Güneş tutulması önemli bir fırsat.Hayatımızdan çıkmasını istediğimiz incenmeler, kırılmalar, öfkeler, kıskançlıkları salıvermek için, bağışlamalar,tövbeler için oturup sakin kalmalı ve kendi üzerimizde çalışmalıyız. Dua edelim, tövbe edelim, affedelim. Hayatımıza almak istediğimiz güzellikler için niyetler tutup, kabuller yapalım. Yarın bir sevgi ağı oluşturalım. Bir sinerji yaratalım. Evren için, samanyolu için, dünyamız için, sevdiklerimiz ve kendimiz için en yüce hayrımıza hayatlarımıza bolluk, bereket, sağlık, mutluluk, sevinç, huzur, AŞK dolsun. O DOLSUN.<br /><br />AMİN.Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-34537606105435542342010-01-11T15:43:00.000-08:002010-01-11T17:25:09.929-08:00GÜZEL GÜNLERE 1<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/S0vLzb3je1I/AAAAAAAAAOQ/xzKt5Pp42iw/s1600-h/galaksi.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 400px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/S0vLzb3je1I/AAAAAAAAAOQ/xzKt5Pp42iw/s400/galaksi.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5425654260612430674" border="0" /></a><br />Doksanlı yılların başlarında okuduğum bazı kitaplarda, ikibinli yıllarda dünyada neler olacağı, dünyanın ve bizim nasıl değişimlerden geçeceğimiz gibi konular vardı. Bunları okurken hepsi bana kurmaca gibi geliyordu. Ama şimdi içinde yaşadığımız dünyaya, içinde yaşadığımız ülkeye, bireyi olduğumuz topluma bakınca okuduklarımın gerçekleştiğini görüyorum. Sanki bizim çağ dünyanın sonunu görmek için burada olmayı seçmiş. Dünya ekonomik, sosyal, siyasal bir çalkantının içinde ve heryerde kaos var. Çıkarlar için yapılan savaşlar, çıkarlar için yapılan kavgalar, cinayetler, hırslar, öfke , ihanet, vefasızlık, kızgınlık sarmış heryeri dört bir taraftan. Ve dağdan yuvarlanan bir çığın giderek büyümesi, yuvarlandıkça ve büyüdükçe önüne çıkan her şeyi silip süpürmesi gibi muazzam bir çöküş, bir yokoluş dönemi geçiriyoruz. İnsani vasıfları fazla olan insanlar, yüreği sevgi dolu, vicdanı olan ve şefkatli insanlar bir şeyler yapmak için çırpınıyor, acı çekiyor, depresyona giriyorlar.<br />Peki neler oluyor? Bizler ne yapmalıyız? Bu büyüyen çığın altına kalmamak, ezilmemek için nasıl önlemler almalı, yüreklerimizi bu acılardan nasıl korumalıyız?<br />Şimdi aklımda kaldığınca, dilimin döndüğünce bildiklerimi paylaşmak için bunca aradan sonra yazmaya karar verdim.<br />Sevgili mavi planetimiz, güzel dünyamız bir geçişe doğru yol alıyor. Bu geçiş için de hazırlanıyor. Bizler de geçiş için hazırlanmaktayız. Bedensel ve ruhsal olarak hazırlanmaktayız.<br />İçinde olduğumuz dönem tüm kutsal kitapların Mahşer, kıyamet, diye adlandırdıkları dönem. Bu kaos, bu karmaşa, ve duygusal çalkalanmalar o yüzden. Bu dönemde dengede kalmak, dramalara kapılmamak, kaos ortamlarından kendimizi uzak tutmak zorundayız. Nasıl olacak peki???<br />Öncelikle bilinçli olmalı, psikolojik olarak ve ruhsal olarak kendimizi hazırlamalıyız. Bu dönemde etrafımızdaki insanlara yardım etmek pek mümkün olamayacak, çünkü en yakınımızdaki insanların bile realitesini değiştirmek mümkün değil. Yardım almak ancak değişmeyi istemekle mümkün, değişmeyi istemeyen , imkansızlıklara, trajedilere ve drama kendini kaptırmış insanları zorla değiştiremiyoruz ne yazık ki.<br />Tüm bu kaosun içinde eski olan ne varsa çökecek, eski realiteler, eski yöntemler, eski sistemler eski olan herşey değişmek için, dönüşmek için çökecek. Ama farkında olanlar ve farkındalığı artanlar ilahi sistemden destekler görecekler.<br />Bu dönemde hizmet, sevgi, beraberlik, BİZ bilincinde olmak ve o bilinçte kalabilmek çok önemli. Çünkü ihtiyacımız olan en önemli şey" BİRLİK BİLİNCİ", "BİRLİK ENERJİSİ", "SİNERJİ"<br />Dünyada kendimize en yakın olarak gördüğümüz ailemiz, akrabalarımız, arkadaşlarımız bile bizimle aynı ruh ailesinden olmayabilir.Ruh ailemiz yakın realitede, yakın frekansta olduğumuz insanlardan oluşur. O nedenle en yakınımızdaki insanla aynı dili paylaşamazken bazen yeni tanıdığımız birisi kırk yıllık dostumuz gibi yakınımız oluverir. Çükü ruh ailelerinin birleşme zamanındayız.<br />Bu dönemde zaman enerjileri çok hızlandı, geçmişte 24 saatte pek çok şeye yeterken, şimdi tek bir şey yapmaya zaman yetmiyor. Geçmişte birkaç ayda bir önemli birşey yaşanırken, şimdi neredeyse hergün önemli şeyler yaşanıyor. Enerjiler, zaman hızla değişirken bizlerde eski ben'den yeni ben'e geçiyoruz. Eğitimler, eğilimler, eski kalıpları bırakıcak, değişeceğiz.<br />* Öncelikle zaman ve enerjilerimizi alan, negatife götüren, frekansımızı düşüren insanlara ve olaylara hoşgörülü olmayı bırakmak zorundayız. En azından uzaklaşmalıyız.<br />* Hayatımızı sadeleştirmek zorundayız. Fazlalıklarımızı ayıklayıp dağıtacağız. Sanki iki yıllık<br /> ömrümüz kalmış gibi hayatımızdaki fazlalıkları vereceğiz, sadeleşeceğiz.<br />* Gönlümüzü coşturan,frekansımızı yükselten, bizi mutlu eden şeyleri yapmalıyız.<br />* Yavaşlamalıyız. Sakin ve yavaş, koşuşturmadan yaşamalıyız. İhtiyaç duydukça dinlenmeli,<br /> bol bol uyumalıyız. Çünkü vücutlar, kimyamız değişmekte.<br />* TV'de, gazetelerde haberleri okumayı bırakmalıyız. Mutsuz eden film, dizi, program<br /> izlememeliyiz.<br />* Bol bol sıvı almalıyız. SU orucu yapmalı, bitki çayları ve doğal kaynak suları içmeliyiz. Sindirim<br /> sistemini çok zorlamamalı, dinlendirmeliyiz.<br />* Diyafram nefesi almalı, nefes egzersizleri yapmalıyız. Çünlü doğru nefes, yaşam enerjimizi arttırır.<br />-<br />konu çok önemli oldğu için devam edeceğim efendim.Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-37975826032241606252009-11-29T08:27:00.000-08:002009-11-29T08:39:31.362-08:00AÇIN ELLERİNİZİ.....<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SxKiVt-xA0I/AAAAAAAAAOE/3R58LS7iHpo/s1600/pic04365.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 274px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SxKiVt-xA0I/AAAAAAAAAOE/3R58LS7iHpo/s400/pic04365.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5409564596429194050" border="0" /></a>Uzunca bir aradan sonra, posta kutuma gelen ve ne yazık ki yazarı belli olmayan bir yazıyı paylaşmak istedim. Acısız kansız, feda edebildiklerimizin bayramı olsun. Bayram tadında günler dileğiyle....<br />-Alıntıdır:<br /><br />Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır. Bir<br />Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır.<br />Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir<br />yiyecek konur.. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı<br />büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun tatlının<br />kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek<br />elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el, bu<br />yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner ama,<br />kaçamaz. Aslında bu maymunun tutsak eden hiçbir şey yoktur onu sadece, Onun<br />kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey elini<br />açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki, bu<br />tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.<br /><br />Bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve<br />zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken elimizi açıp<br />benliğimizi, bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür<br />olmaktır !!!<br /><br /><br />Ben, maymuna benzer yanımız olarak sahip olduğumuzu düşündüğümüz her şeyin<br />bizim için birer tuzak olduğunu fark etmiyor oluşumuz olduğunu düşünüyorum:<br /><br />-Çoğunlukla konuşmaktan fazla bir özelliğini kullanmadığımız son model cep<br />telefonlarına sahip olmak,<br /><br />-Ortalama 15 m2´sini kullandığımız ama kullandığımız alandan 20-30 kat büyük<br />evlere sahip olmak,<br /><br />-Belki bir kez giydikten sonra çok uzun süre dolabımızın bir köşesinde<br />unuttuğumuz günün modasına uygun giysilere sahip olmak,<br /><br />-Okumadığımız kitaplara sahip olmak,<br /><br />-Asla kadranın gösterdiği sürate ulaşamayacağımız en süratli arabaya sahip<br />olmak,<br /><br />-Bize günde 35 kez zamanı, başkalarına sürekli zenginliğimizi gösteren kol<br />saatlerine sahip olmak,<br /><br />-Vakit bulup gidilemeyen, gidilse bile dinlendirmekten çok uzak, tabiri<br />caizse yorgunluktan haşatımızı çıkaracak deniz kenarına yakin bir yazlık,<br />bir dinlence evine sahip olmak,<br /><br />-Faizi, getirisi zarara uğramasın diye kıyıp harcanamasa bile bol sıfırlı<br />bir banka defterine sahip olmak,<br /><br />-Dünyalarına ve güzelliklerine katılamadığımız, asla yeterli vakit<br />ayıramadığımız başarılı ve diğerlerininkinden daha güzel çocuklara sahip<br />olmak,<br /><br />-Vaktimize, nakdimize, aklımıza, çenemize zarar verse bile bir futbol takimi<br />taraftarlığına sahip olmak,<br /><br />-Sağlığımıza, düzenimize, beynimize korkunç zararlar verse bile envai çeşit<br />içkilerin bulunduğu gösterişli, dekoratif bir mini bara sahip olmak,<br /><br />-Oturmadığımız koltuk takımları,<br /><br />-İzlemediğimiz dev ekran televizyonlar,<br /><br />Kullanmadığımız, faydalanmadığımız daha neler nelere sahip olmak... Ya da<br />sahip olduğumuzu sanmak...<br /><br />O maymun gibi avucumuzda tuttuğunuz surece (faydalanamasak bile) sahip<br />olduğumuzu sanmıyor muyuz? Ve ancak parmaklarımızı gevşetip bunlardan vazgeçtiğimiz zaman gerçekten özgür olup tüm yeteneklerimizi kullanabilir hale<br />gelmeyecek miyiz?<br /><br /><br />Aslında biz bu dünyaya sahip olmaya değil, şahit olmaya gelmişiz.<br /><br />Ah bunu bir anlayabilsek...Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-35757367794886104022009-09-21T10:56:00.000-07:002009-09-21T11:07:12.064-07:00NİCE NİCE MUTLU YILLARA SEVGİLİM...<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SgGTU3VjrxI/AAAAAAAAALA/NMtc9cxT4YI/s1600-h/CANON+9+349.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 369px; height: 282px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SgGTU3VjrxI/AAAAAAAAALA/NMtc9cxT4YI/s400/CANON+9+349.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5332705420444413714" border="0" /></a>Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-90432485975563893912009-09-15T01:01:00.001-07:002009-09-15T01:06:20.938-07:00<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/Sq9Ks9j3_0I/AAAAAAAAAN4/YB2wwZ_NjU0/s1600-h/mail.google.com.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 220px; height: 166px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/Sq9Ks9j3_0I/AAAAAAAAAN4/YB2wwZ_NjU0/s400/mail.google.com.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5381602216030764866" border="0" /></a><br /><span style="font-family: arial; font-style: italic;font-family:Times New Roman;font-size:180%;" ><a href="http://www.mailce.com/slaytmail.htm" rel="nofollow" target="_blank">Bir kadina ne verirseniz verin, onu daha da buyuk hale getirir...</a><br /><a href="http://www.mailce.com/slaytmail.htm" rel="nofollow" target="_blank">Ona sperm verirseniz, size bir cocuk verir; </a><br /><a href="http://www.mailce.com/slaytmail.htm" rel="nofollow" target="_blank">Ona bir ev verirsiniz,size bir yuva verir;</a><br /><a href="http://www.mailce.com/slaytmail.htm" rel="nofollow" target="_blank">Ona sebze verirsiniz, size yemek verir.</a><br /><a href="http://www.mailce.com/slaytmail.htm" rel="nofollow" target="_blank">Ona bir gulucuk verirsiniz, size kalbini verir.</a><br /><a href="http://www.mailce.com/slaytmail.htm" rel="nofollow" target="_blank">Ona bir sarki soyleyin ,size Konser verir,</a><br /><a href="http://www.mailce.com/slaytmail.htm" rel="nofollow" target="_blank">Kendisine verileni,carpip cogaltarak geri verir...</a><br /><a href="http://www.mailce.com/slaytmail.htm" rel="nofollow" target="_blank"><span style="color:#ff0000;">Bu yuzden ona camur atarsaniz ,karsiliginda bir bataklikta bogulmaya<br />hazir olun...</span></a></span>Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-42423022284687284372009-09-09T10:26:00.000-07:002009-09-09T13:18:02.949-07:00İYİ Kİ DOĞDUN GÜLYÜZLÜM... İYİ Kİ VARSIN PUFURCUĞUM...<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SqfmaRlfGJI/AAAAAAAAANw/8A_E3s0EWOU/s1600-h/adsz12vb41pu0jy8.png"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 300px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SqfmaRlfGJI/AAAAAAAAANw/8A_E3s0EWOU/s400/adsz12vb41pu0jy8.png" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5379521618988963986" border="0" /></a>Canım,<br />Harika bir yaşa giriyorsun bu gün...<br />Harika geçsin her günün...<br />Beklediğin "her şey" gelsin...<br />Sağlığın, bolluğun, şansın daim olsun...<br />Artsın eksilmesin,<br />Taşsın dökülmesin,<br />Güzel yüzün hep gülsün...<br />Sevdiğin hayırlısıyla gelsin evine...<br />AŞK OLSUN, AŞKLA DOLSUN YUVAN<br />Bir de ben yanında olayım, yakınlarında olayım....<br /><br />İYİ Kİ DOĞDUN...<br />iYİ Kİ VARSIN...<br />DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN CANIM YAVRUM...Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-56185707725580955962009-09-05T13:43:00.000-07:002009-09-05T14:54:13.508-07:00<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SqLUSDs-3HI/AAAAAAAAANo/kta7qwKn_xk/s1600-h/I%C5%9EIKLAR+1.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 267px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SqLUSDs-3HI/AAAAAAAAANo/kta7qwKn_xk/s400/I%C5%9EIKLAR+1.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5378094311730502770" border="0" /></a>AYDINLANMA SAVAŞI / JED MCKENNA<br /><br />"Okyanustan bir kavanoz su alın ve üstüne bir kapak örtün,dedim. "Onun ayrık halini inceleyin. O kavanozda okyanusu görebilir misiniz? Dalgaları ve akımları görebilir misiniz? Suyu okyanusa geri döktüğünüzde, bütünleşmiş haline geri döner. Geçici varlık kaybolur."<br />"Varlık mı?" diye sordu Ronald.<br />"Onu kavanoza alarak yeni bir varlık yaratmış olursunuz, bir alt-okyanus. Elbette sonsuzluğu bölmek mümkün değildir ama gelin de bunu yeni oluşturduğunuz varlığa anlatın. Bu varlık onu içinden aldığınız okyanusun bütün niteliklerine sahiptir ( tıpkı alabileceğiniz her örnek gibi) ama okyanuskenki haline pek benzemez. Bağımsız bir varlığı vardır ama onu geri döktüğünüz anda kusursuz bir biçimde bütünleşmiş haline geri döner. Geri döktüğünüz zaman alt-okyanus varlığı nereye gider? Eskiden olduğu yere; her yere ve hiçbir yere. Siz onu kavanoza almadan önce yoktu ama onu siz yaratmadınız. Siz onu geri döktükten sonra varlığı sona erdi ama onu siz yok etmediniz. Öyleyse siz onu kavanoza alıp ayırdığınızda doğan neydi? onu yeniden bütünlüğüne kavuşturduğunuzda ölen neydi?<br />Zaman algımız bazı şeylerin kalıcı, bazı şeylerin geçici olduğunu düşünmemize yol açar; oysa bu dinamik varoluş okyanusunda her şey devamlı hayat bulup yok olmaktadır, tıpkı kavanozdaki su gibi, tıpkı aklınıza gelebilecek her şey gibi- bir sinek, bir dağ, bir gezegen, bie insan- her şey akışkandır, her şey meydana gelir ve yok olur. Bir kıvılcım bir saniye içinde doğup ölürken, güneş sonsuza dek varolacakmış gibidir ama zaman algımız belirli bir yönde değişseydi, o kıvılcım da güneş gibi sonsuza dek varolacakmış gibi gelebilirdi. Diğer yönde değişseydi, güneşin de kıvılcım gibi bir anda varolup yok olduğunu görebilirdiniz. Hangisi doğru? İkisi de mi? Hiçbiri mi? Aynı şeyi uzam algısı için de söyleyebiliriz. Bir yönden baktığınızda güneş kıvılcım büyüklüğündedir, diğer yönden baktığınızda kıvılcım tüm evreni dolduracak kadar büyüktür.<br /> Ben bundan yüz yıl önce burada değildim ve bundan yüz yıl sonra burada olmayacağım, hayattan geçip gidiyorum. Bir kavanoza alındım ve çok yakında okyanusa geri döküleceğim, öyleyse benim gerçeğim ne?<br />..........................................................................<br />Egoistçe taleplerde bulunmaktan vazgeçip, parçası olduğun bu evrende rahatlayabilirsin; güven, teslim ol, serbest bırak. Sen duymasan da devamlı tik-tak eden bir saat var ve sen kaç tik-takın kaldığını bilmiyorsun. Kulak kabart. Oyun oynanıyor, sen oynasan da, oynamasan da"<br /><br /><br /><br /><br /><span style="font-weight: bold;font-size:100%;" ><span style="font-family: courier new;">Tatilde elimden bırakamadığım kitaptan bir küçük pasaj aldım. Keyifli aylar, keyifli oyunlar olsun. Mutlu bir Eylül ayı geçirmemiz dileğiyle.... </span><br /></span>Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-74643640275587437192009-07-25T14:05:00.000-07:002009-07-25T14:34:50.111-07:00Çöp Kamyonu Kanunu...<p><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/Smt1d0yRwAI/AAAAAAAAANg/a1aCYdEHGs4/s1600-h/images.jpeg2"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 104px; height: 104px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/Smt1d0yRwAI/AAAAAAAAANg/a1aCYdEHGs4/s400/images.jpeg2" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5362508936560885762" /></a><br /></p><p>Bugün kızımın evindeyim. Dün gece ona konuk geldim ve pazartesiye kadar onda olacağım. o benim en iyi dostlarımdan biridir. Kitap okuruz, film izleriz, sohbet ederiz ve birlikte çok eğleniriz. Yarın gece de radyo yayınına konuk olacağım inşallah. Biz onun klimalı kutup odasında oturmuş sohbet ediyorken telefon çaldı. Kızım açtı ve konuşmaya başladı. Arayan kişi benim bir arkadaşımmış meğer ama onunla konuşmak için aramış. Ama sürekli o konuşuyor ve benim duyduğum sesler, kızımdan gelen hı-hıı...eveeet...hı-hıııı sesleri... Allah Allaaah ne oluyor diye merak ettim ve orada olduğumu öğrenince o da benimle konuşmak istedi. Arkadaşım , son zamanlarda ona gelen ve ona sürekli mızmızlanan insanlardan yakındı belki onbeş dakika kadar mütemadiyen anlattı, anlattı ve şu sözlerle bitirdi yakınmalarını;</p><p>-"Ama Bilge'ciğim bu insanların anlattıkları insanları ben tanımıyorum bile..!!!" </p><p>Bir daha Allah Allaah yani senin anlattıklarını da ben tanımıyorum ki arkadaşım diyemedim bile... hızını aldı ve kapattı. Biz kızımla birbirmize bakıp başladık gülmeye... ve aklıma son zamanlarda okuduğum bir ileti geldi. Kızımla paylaştık ve bloguma almanın çok uygun olacağını düşündük. Günün anlam ve ehemmiyeti üzerine... </p><p>Sn. Sedat Kumova'nın iletisidir.</p><p>"Bir gün bir taksiye atladım ve havaalanından hareket ettik. Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden yola, önümüze çıktı. Taksi şoförü sert bir şekilde frene bastı, kaydı ve diğer arabaya çarpmaktan milim farkıyla kurtuldu. <br /></p>Diğer arabanın sürücüsü camdan başını çıkartıp bağırmaya ve küfretmeye başladı. <br />Taksi şoförü ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı. Ve gerçekten çok arkadaşçaydı. <br /><br /><p>Sordum: </p><p>-'Neden bunu yaptığınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastaneye gönderecekti.' <br /></p>Taksi şoförü bana, simdi 'Çöp Kamyonu Kanunu' dediğim şeyi öğretti. <br /><br />Şoför -pek çok insanin çöp kamyonu gibi olduğunu açıkladı. Her tarafta çöp dolu olarak dolaşıyorlar; kızgınlık, öfke ve hayal kırıklığı dolular. Çöpleri biriktikçe onu bırakacak bir yere ihtiyaç duyuyorlar ve bazen sizin üzerinize bırakabilirler. Kişisel almayın. Sadece gülümseyin, onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin. Onların çöpünü alıp işyerinize, evinize veya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın. <br /><br />İşin ana fikri şu ki, başarılı insanlar çöp kamyonlarının günlerini mahvetmesine ve ellerine geçirmesine izin vermezler. Hayat sabahları pişmanlıklarla uyanmak için çok kısa, dolayısıyla 'size iyi davranan insanları sevin, iyi davranmayanlar için dua edin.' <br /><br />Hayat %10 onunla ne yaptığınız, %90 onu nasıl alıp karşıladığınızdır. Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-75045966504119549762009-07-19T02:45:00.000-07:002009-07-19T02:59:52.391-07:00<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SmLrO1rvRPI/AAAAAAAAANQ/loKSFJogaD0/s1600-h/n,ce.png"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 226px; height: 161px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SmLrO1rvRPI/AAAAAAAAANQ/loKSFJogaD0/s400/n,ce.png" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5360105146685539570" border="0" /></a><br />Şimdilerde İzmir'li olan sevgili pembiş kızım bulduğu nefis bir yaşam öyküsünü tarzıma uygun olduğunu düşünerek benimle paylaştı ve bayıldığım bu güzel yaşanmışlığı bloguma aldım. Sevmek, paylaşmak, yardımlaşmak üzerine... insan olmanın erdemleri üzerine ... dünyamızın daha yaşanılabilir olması üzerine....<br />Pretty'e sevgilerimle.....<br /><br />Geçen yuzyilin sonunda Baltimore'lu bir delikanli kendine yepyeni bir yasam kurmak uzere New York'a gidiyordu. Yaşlı bir aile dostu ona:<br /><br />-" Yasamini kazanmak icin ne yapacaksin." diye sordu.<br />-" Ben her isi yapabilen kisilerden degilim. Sabun ve mum yapmaktan baska bir sey gelmez elimden." diye yanıt verdi.<br /><br />Yasli adam ona bir ögütte bulundu:<br />-" Iyi calismak kosuluyla başarılı olabilirsin." dedi ve gencin elini<br />sıkarken ekledi:<br />-" Tanri ile ortakmissin gibi çalış ve kazancinin onda birini onun payı<br />olarak ayir. Göreceksin, o zaman işin her zaman iyi gidecek." dedi.<br /><br />Genc adam, kisa bir sure sonra Manhattan Sabun Fabrika'nin yoneticisi oldu. Iki yil sonra da, kendi işini kurdu. Adamin öğüdünü hicbir zaman unutmamıstı. Kazanının onda birini ayiriyor, yardim kuruluslarina bağıslıyordu. Işini giderek gelistirdikce kazancinin onda birlik payini, onda ikiye yukseltti. Daha sonra karının yarısını bu iş icin ayirdi. Genc adamin basarisi, iylikseverligi oraninda artiyordu.<br /><br />Sabun ureticisi "genc adam", sabun krali olarak taninabilecek düzeye<br />geldikten bir sure sonra öldü. Fakat onun işindeki "giz" , önce öykü olarak, daha sonralari ise, bir<br />anı olarak uzun yillar canlı kaldı. İhtiyar bir dostun öğüdüne uyarak, işine Tanri'yla ortak olan bu adamın adı, William Colgate'ti.<br /><br />Amerikan Yardimseverler Derneği'nin başkanligini da yapan Colgate'in ünü ve hikayesi bugun; dünya capinda bir sabun ve dis macunu firmasindan baska, Amerika'nin onde gelen universitelerinden birinde, Colgate Universitesi'nde de devam etmektedir..Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-33049134692260624522009-07-18T14:03:00.000-07:002009-07-18T14:04:32.907-07:00<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SmI40rc_SQI/AAAAAAAAANA/5_bJkJzA5N4/s1600-h/adsyz.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 285px; height: 400px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SmI40rc_SQI/AAAAAAAAANA/5_bJkJzA5N4/s400/adsyz.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5359908984192977154" border="0" /></a>Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-58510450805674934362009-06-28T06:51:00.000-07:002009-06-28T07:16:09.304-07:00Ben onun kim olduğunu biliyorum...<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://1.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/Skd3twJ0ktI/AAAAAAAAAM4/N9kc5lExp0A/s1600-h/image013.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 338px;" src="http://1.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/Skd3twJ0ktI/AAAAAAAAAM4/N9kc5lExp0A/s400/image013.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5352378310057038546" border="0" /></a>Yaşamlarımızda önceliklerimiz zaman zaman değişir. Bir zamanlar bizim için çook önemli şeyler, gün gelir yerini başka şeylere bırakır. Bir zamanlar bizim için vazgeçilmez insanlar gün gelir hayatımızdan çıkarlar, ya da çıkartılırlar. Onların kim olduklarını unutmayız elbet ama öncelik sırası değişmiştir. Yaşamdaki en önemli vasıflarımızdan birisi insan oluşumuzdur. İnsan olduğumuzu, kim olduğumuzu hiç unutmamız gerekir. İnsan olmakla,aşkla,vefa ile ilgili çok güzel bir öyküyü paylaşmak istedim;
<br /><meta equiv="Content-Type" content="text/html; charset=utf-8"><meta name="ProgId" content="Word.Document"><meta name="Generator" content="Microsoft Word 11"><meta name="Originator" content="Microsoft Word 11"><link rel="File-List" href="file:///C:%5CDOCUME%7E1%5CGULHAN%7E1%5CLOCALS%7E1%5CTemp%5Cmsohtml1%5C01%5Cclip_filelist.xml"><link rel="Edit-Time-Data" href="file:///C:%5CDOCUME%7E1%5CGULHAN%7E1%5CLOCALS%7E1%5CTemp%5Cmsohtml1%5C01%5Cclip_editdata.mso"><!--[if !mso]> <style> v\:* {behavior:url(#default#VML);} o\:* {behavior:url(#default#VML);} w\:* {behavior:url(#default#VML);} .shape {behavior:url(#default#VML);} </style> <![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml> <w:worddocument> <w:view>Normal</w:View> <w:zoom>0</w:Zoom> <w:hyphenationzone>21</w:HyphenationZone> <w:punctuationkerning/> <w:validateagainstschemas/> <w:saveifxmlinvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid> <w:ignoremixedcontent>false</w:IgnoreMixedContent> <w:alwaysshowplaceholdertext>false</w:AlwaysShowPlaceholderText> <w:compatibility> <w:breakwrappedtables/> <w:snaptogridincell/> <w:wraptextwithpunct/> <w:useasianbreakrules/> <w:dontgrowautofit/> </w:Compatibility> <w:browserlevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel> </w:WordDocument> </xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml> <w:latentstyles deflockedstate="false" latentstylecount="156"> </w:LatentStyles> </xml><![endif]--><style> <!-- /* Font Definitions */ @font-face {font-family:"Monotype Corsiva"; panose-1:3 1 1 1 1 2 1 1 1 1; mso-font-charset:162; mso-generic-font-family:script; mso-font-pitch:variable; mso-font-signature:647 0 0 0 159 0;} /* Style Definitions */ p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal {mso-style-parent:""; margin:0cm; margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:12.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-fareast-font-family:"Times New Roman";} p {mso-margin-top-alt:auto; margin-right:0cm; mso-margin-bottom-alt:auto; margin-left:0cm; mso-pagination:widow-orphan; font-size:12.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-fareast-font-family:"Times New Roman";} @page Section1 {size:595.3pt 841.9pt; margin:70.85pt 70.85pt 70.85pt 70.85pt; mso-header-margin:35.4pt; mso-footer-margin:35.4pt; mso-paper-source:0;} div.Section1 {page:Section1;} --> </style><!--[if gte mso 10]> <style> /* Style Definitions */ table.MsoNormalTable {mso-style-name:"Normal Tablo"; mso-tstyle-rowband-size:0; mso-tstyle-colband-size:0; mso-style-noshow:yes; mso-style-parent:""; mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; mso-para-margin:0cm; mso-para-margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:10.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-ansi-language:#0400; mso-fareast-language:#0400; mso-bidi-language:#0400;} </style> <![endif]--><meta equiv="Content-Type" content="text/html; charset=utf-8"><meta name="ProgId" content="Word.Document"><meta name="Generator" content="Microsoft Word 11"><meta name="Originator" content="Microsoft Word 11"><link rel="File-List" href="file:///C:%5CDOCUME%7E1%5CGULHAN%7E1%5CLOCALS%7E1%5CTemp%5Cmsohtml1%5C01%5Cclip_filelist.xml"><link rel="Edit-Time-Data" href="file:///C:%5CDOCUME%7E1%5CGULHAN%7E1%5CLOCALS%7E1%5CTemp%5Cmsohtml1%5C01%5Cclip_editdata.mso"><!--[if !mso]> <style> v\:* {behavior:url(#default#VML);} o\:* {behavior:url(#default#VML);} w\:* {behavior:url(#default#VML);} .shape {behavior:url(#default#VML);} </style> <![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml> <w:worddocument> <w:view>Normal</w:View> <w:zoom>0</w:Zoom> <w:hyphenationzone>21</w:HyphenationZone> <w:punctuationkerning/> <w:validateagainstschemas/> <w:saveifxmlinvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid> <w:ignoremixedcontent>false</w:IgnoreMixedContent> <w:alwaysshowplaceholdertext>false</w:AlwaysShowPlaceholderText> <w:compatibility> <w:breakwrappedtables/> <w:snaptogridincell/> <w:wraptextwithpunct/> <w:useasianbreakrules/> <w:dontgrowautofit/> </w:Compatibility> <w:browserlevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel> </w:WordDocument> </xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml> <w:latentstyles deflockedstate="false" latentstylecount="156"> </w:LatentStyles> </xml><![endif]--><style> <!-- /* Style Definitions */ p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal {mso-style-parent:""; margin:0cm; margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:12.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-fareast-font-family:"Times New Roman";} @page Section1 {size:612.0pt 792.0pt; margin:70.85pt 70.85pt 70.85pt 70.85pt; mso-header-margin:35.4pt; mso-footer-margin:35.4pt; mso-paper-source:0;} div.Section1 {page:Section1;} --> </style><!--[if gte mso 10]> <style> /* Style Definitions */ table.MsoNormalTable {mso-style-name:"Normal Tablo"; mso-tstyle-rowband-size:0; mso-tstyle-colband-size:0; mso-style-noshow:yes; mso-style-parent:""; mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; mso-para-margin:0cm; mso-para-margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:10.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-ansi-language:#0400; mso-fareast-language:#0400; mso-bidi-language:#0400;} </style> <![endif]--><span style=";font-family:";font-size:12;" ><!--[if gte vml 1]><v:shapetype id="_x0000_t75" coordsize="21600,21600" spt="75" preferrelative="t" path="m@4@5l@4@11@9@11@9@5xe" filled="f" stroked="f"> <v:stroke joinstyle="miter"> <v:formulas> <v:f eqn="if lineDrawn pixelLineWidth 0"> <v:f eqn="sum @0 1 0"> <v:f eqn="sum 0 0 @1"> <v:f eqn="prod @2 1 2"> <v:f eqn="prod @3 21600 pixelWidth"> <v:f eqn="prod @3 21600 pixelHeight"> <v:f eqn="sum @0 0 1"> <v:f eqn="prod @6 1 2"> <v:f eqn="prod @7 21600 pixelWidth"> <v:f eqn="sum @8 21600 0"> <v:f eqn="prod @7 21600 pixelHeight"> <v:f eqn="sum @10 21600 0"> </v:formulas> <v:path extrusionok="f" gradientshapeok="t" connecttype="rect"> <o:lock ext="edit" aspectratio="t"> </v:shapetype><v:shape id="_x0000_i1025" type="#_x0000_t75" alt="" style="'width:273.75pt;"> <v:imagedata src="file:///C:\DOCUME~1\GULHAN~1\LOCALS~1\Temp\msohtml1\01\clip_image001.jpg" href="http://www.denizce.com/images/haftalik/elele.jpg"> </v:shape><![endif]--><!--[if !vml]--><!--[endif]--></span><meta equiv="Content-Type" content="text/html; charset=utf-8"><meta name="ProgId" content="Word.Document"><meta name="Generator" content="Microsoft Word 11"><meta name="Originator" content="Microsoft Word 11"><link rel="File-List" href="file:///C:%5CDOCUME%7E1%5CGULHAN%7E1%5CLOCALS%7E1%5CTemp%5Cmsohtml1%5C01%5Cclip_filelist.xml"><link rel="Edit-Time-Data" href="file:///C:%5CDOCUME%7E1%5CGULHAN%7E1%5CLOCALS%7E1%5CTemp%5Cmsohtml1%5C01%5Cclip_editdata.mso"><!--[if !mso]> <style> v\:* {behavior:url(#default#VML);} o\:* {behavior:url(#default#VML);} w\:* {behavior:url(#default#VML);} .shape {behavior:url(#default#VML);} </style> <![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml> <w:worddocument> <w:view>Normal</w:View> <w:zoom>0</w:Zoom> <w:hyphenationzone>21</w:HyphenationZone> <w:punctuationkerning/> <w:validateagainstschemas/> <w:saveifxmlinvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid> <w:ignoremixedcontent>false</w:IgnoreMixedContent> <w:alwaysshowplaceholdertext>false</w:AlwaysShowPlaceholderText> <w:compatibility> <w:breakwrappedtables/> <w:snaptogridincell/> <w:wraptextwithpunct/> <w:useasianbreakrules/> <w:dontgrowautofit/> </w:Compatibility> <w:browserlevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel> </w:WordDocument> </xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml> <w:latentstyles deflockedstate="false" latentstylecount="156"> </w:LatentStyles> </xml><![endif]--><style> <!-- /* Style Definitions */ p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal {mso-style-parent:""; margin:0cm; margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:12.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-fareast-font-family:"Times New Roman";} @page Section1 {size:612.0pt 792.0pt; margin:70.85pt 70.85pt 70.85pt 70.85pt; mso-header-margin:35.4pt; mso-footer-margin:35.4pt; mso-paper-source:0;} div.Section1 {page:Section1;} --> </style><!--[if gte mso 10]> <style> /* Style Definitions */ table.MsoNormalTable {mso-style-name:"Normal Tablo"; mso-tstyle-rowband-size:0; mso-tstyle-colband-size:0; mso-style-noshow:yes; mso-style-parent:""; mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; mso-para-margin:0cm; mso-para-margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:10.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-ansi-language:#0400; mso-fareast-language:#0400; mso-bidi-language:#0400;} </style> <![endif]--><span style=";font-family:Arial;font-size:130%;" > <span style="font-family:times new roman;">Yaşlı bir bey, sabah erken evinden çıkmış, yolda ilerlerken, bir bisikletlinin çarpmasıyla yere yuvarlanmış ve hafif yaralanmış.</span></span><span style=";font-family:times new roman;font-size:130%;" ><o:p></o:p> </span><span style=";font-family:times new roman;font-size:130%;" >Sokaktan geçenler yaşlı beyi hemen en yakın sağlık birimine ulaştırmışlar.</span><span style=";font-family:Arial;font-size:130%;" >Hemşireler, önce pansuman yapmışlar ve 'biraz beklemesini ve röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini' söylemişler.</span><span style=";font-family:times new roman;font-size:130%;" ><o:p></o:p></span> <p style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;font-family:times new roman;"><!--[if gte vml 1]><v:shapetype id="_x0000_t75" coordsize="21600,21600" spt="75" preferrelative="t" path="m@4@5l@4@11@9@11@9@5xe" filled="f" stroked="f"> <v:stroke joinstyle="miter"> <v:formulas> <v:f eqn="if lineDrawn pixelLineWidth 0"> <v:f eqn="sum @0 1 0"> <v:f eqn="sum 0 0 @1"> <v:f eqn="prod @2 1 2"> <v:f eqn="prod @3 21600 pixelWidth"> <v:f eqn="prod @3 21600 pixelHeight"> <v:f eqn="sum @0 0 1"> <v:f eqn="prod @6 1 2"> <v:f eqn="prod @7 21600 pixelWidth"> <v:f eqn="sum @8 21600 0"> <v:f eqn="prod @7 21600 pixelHeight"> <v:f eqn="sum @10 21600 0"> </v:formulas> <v:path extrusionok="f" gradientshapeok="t" connecttype="rect"> <o:lock ext="edit" aspectratio="t"> </v:shapetype><v:shape id="_x0000_i1025" type="#_x0000_t75" alt="" style="'width:300pt;"> <v:imagedata src="file:///C:\DOCUME~1\GULHAN~1\LOCALS~1\Temp\msohtml1\01\clip_image001.jpg" href="http://www.denizce.com/images/haftalik/elele.jpg"> </v:shape><![endif]--><!--[if !vml]--><span style="font-size:130%;">Yaşlı bey huzursuzlanmış; "acelesi olduğunu, röntgen istemediğini" söylemiş. Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar.
<br />-"Eşim huzur evinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum" demiş. </span><span style="font-size:130%;"><o:p></o:p></span></p> <p style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;font-family:times new roman;"><span style="font-size:130%;">-"Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz" deyince. </span><span style="font-size:130%;"><o:p></o:p></span></p> <p style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;font-family:times new roman;"><span style="font-size:130%;">Yaşlı adam üzgün bir ifade ile
<br /></span></p><p style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;font-family:times new roman;"><span style="font-size:130%;">-"Ne yazık ki karım Alzheimer hastası hiç bir şey anlamıyor, hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor" demiş.
<br />Hemşireler hayretle
<br /></span></p><p style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;font-family:times new roman;"><span style="font-size:130%;">-"Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden her gün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?" diye sormuşlar. </span><span style="font-size:130%;"><o:p></o:p></span></p> <p style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;font-family:times new roman;"><span style="font-size:130%;">Adam buruk bir sesle
<br /></span></p><p style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;font-family:times new roman;"><span style="font-size:130%;">-</span><span style="font-size:130%;"><b><i><u><span style="">"Ama ben onun kim olduğunu biliyorum"</span></u></i></b><b><span style=""> <span style=""> </span></span></b></span><span style="font-size:130%;">demiş.<o:p></o:p></span></p> <p face="times new roman" style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;"><span style="font-size:130%;"><o:p> </o:p></span></p> <p style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt; font-family: times new roman;"><span style="font-size:130%;"><o:p> </o:p></span></p>
<br /><p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p> Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-9597992961044450032009-06-23T15:45:00.000-07:002009-06-23T15:54:51.368-07:00Hepimizin bir öyküsü var...<a href="http://1.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SkFbVMblIdI/AAAAAAAAAMw/9RMrYgCZR0Q/s1600-h/hidayet.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5350658251965145554" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 354px; CURSOR: hand; HEIGHT: 358px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SkFbVMblIdI/AAAAAAAAAMw/9RMrYgCZR0Q/s400/hidayet.jpg" border="0" /></a> Dünyaca ünlü Basketbolcu Hidayet TÜRKOĞLU eşiyle birlikte, Eminönü'nde geziyordu. Önce akvaryumcuları dolaştılar, Kapalıçarsı, Nuriosmaniye, Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya, Sultanahmet, Topkapi Sarayı, Gülhane Parkı ..derken, Yeni Caminin önüne kadar geldiler. Orada bağıra bağıra simit satan bir çocuk vardı. Basketbolcu birden durakladı ...Sonra simitçiye yaklastı : <br /> - Simit' in kaça koç ?<br /> - 750 kuruş abi. Çıtır çıtır ... <br /> - Tezgahta kaç simit var ? <br /> - 70 - 80 tane var herhalde ...<br /> - Hepsini alsam ne tutar ? <br /> - Seksen desek 60 TL . <br /> - Al sana 60 TL ... <br /> - Farzet ki hepsini aldim... <br /> - Sağol abi ... sağol ...<br />Basketbolcu bir ellilik bir onluk çıkartıp simitçinin önune bıraktı. Eşi şaşkındı. Üçbeş adım yürümüşlerdi ki eşine yaklaşıp fısıldadı. <br /> - Hidayet sen deli misin ? <br /> - Yooo <br /> - Peki yemedigimiz simitlerin parasini niye verdin ? <br /> - Bosver sorma. <br /> - Diyelim ki soruyorum. Hem de ısrarla soruyorum. <br /> - Oyleyse söyleyeyim. <br /> - Lütfedersiniz beyefendi. <br /> - Tablanın kenarı dikkatini çektimi ? <br /> - Hayır. <br /> - Baksan görecektin. Tahtaya bir isim kazınmıştı. <br /> - Nasıl bir isim ? <br /> - Hidayet ! <br /> - Yoksa ? <br /> - Evet o tezgah, eskiden benimdi. <br /> <br /><br />Bu hikayeyi Hidayet tv 8 de katıldığı bir programda kendisi anlatmıştır ...Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-53255144063222486772009-06-21T07:26:00.000-07:002009-06-21T07:36:35.875-07:00AŞKIN PLAKA HALİ....<a href="http://4.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/Sj5Di_64lwI/AAAAAAAAAMo/ivTr-e9MH14/s1600-h/SDC10329.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5349787675915753218" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://4.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/Sj5Di_64lwI/AAAAAAAAAMo/ivTr-e9MH14/s400/SDC10329.JPG" border="0" /></a> <br /><br /> Kızılderililer derler ki; " aşk ve duman saklanamaz". Ne kadar doğru değil mi? İşte aşık bir insan ve bunun saklanamaz hali.. herkes bilsin hali...paylaşma hali... aşkın çoklu halleri....<br /> <br /> Araba kimindi bilmiyorum, resimleme ve yayınlama isteğim aşka saygımdandır....<br /> <br /> AŞK OLSUN DÜNYADA,<br /> AŞK OLSUN YÜREKLERDE,<br /> AŞK OLSUN HERYERDE....Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-85825188533100072372009-06-19T14:55:00.000-07:002009-06-19T15:19:56.898-07:00Veziri Feda Edin<a href="http://3.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SjwJhcR_kXI/AAAAAAAAAMg/t5g3FTC4DHc/s1600-h/4952.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5349160927541301618" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 313px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://3.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SjwJhcR_kXI/AAAAAAAAAMg/t5g3FTC4DHc/s400/4952.jpg" border="0" /></a> HONORE DAUMİER Satranç Oynayanlar tablosu<br /><br /><br /><br />Yaklaşık 2 haftadır İzmir'deyim. İnsan bir başkasının bilgisayarında blog yazısı yazmakta zorlanıyor. Bu kişi canı,kardeşi bile olsa, bilgisayarda herşeyi yapıyor ama yazı yazmaya gelince iş, bir tutukluk hali, bir rahatsızlık.. belki de bana özgü bir şey bilemedim. Ama şeytanın bacağını bu gece kırıyor ve Robert Fulghum'un yazdığı güzel bir yazıyı bloguma alıyorum. Yazı ; feda etmek ile ilgili. Hani bir söz vardır "Bazen tüm savaşı kazanmak için,küçük çarpışmalar kaybedilebilir" Evet, işte o yazı;<br /><br />Yaşamın kimsenin bilmediği bölümünde birtakım mihenk taşları var. Oradaki düşüncelere gerçeklere ve kavramlara zaman zaman yeniden başvururum; tıpkı bir yolculuğa çıktığımda haritaya baktığım gibi . Bu hazineler arasında bir de satranç dünyasından ilginç bir öykü yer alır Uluslararası bir yarışmada Frank Marshall satranç tahtası üzerinde o güne kadar gelmiş geçmiş en güzel hamlelerden birini yapmıştı. Usta bir Rus oyuncu ile yaptığı kritik bir karşılaşmada Marshall’ın veziri ciddi bir saldırı ile karşı karşıya kalmıştı . Birkaç kaçış yolu vardı ve vezir en önemli oyunculardan biri olduğu için izleyiciler Marshall’ın geleneksel aklın yolundan gideceğini ve vezirini güvenli bir kareye çekeceğini düşünmüşlerdi Marshall derin bir düşünceye daldı oyun kurallarının kendisine tanıdığı düşünme süresini sonuna kadar kullandı .Vezirini kaldırdı bir an durdu ve götürüp en olmayacak kareye koydu . Marshall vezirini feda etmiş ancak en umutsuz durumlarda yapılabilecek bir hareket yapmıştı oysa onun koşullarında bu düşünülemeyecek bir hamleydi.<br />Sonra Rus oyuncu da izleyiciler de Marshall’ın aslında çok akıllıca bir hamle yaptığını anlamışlardı . Evet rakibi şimdi vezirini alacaktı ama çok kısa sürede de oyunu kaybedecekti. Kaçınılmaz yenilgiyi gören Rus oyuncu oyunu verdi , Marshall vezirini feda ederek görülmemiş ve gözüpek bir şekilde zafere ulaşmıştı .Benim için Marshall’ın oyunu kazanmış olması önemli değildi . Hatta veziri feda ettiği hamlesini yapmasının da önemi yoktu . Bana göre önemli olan Marshall’ın standart düşünce yolunu yeterince uzun bir süre ile askıya almış olması ve bu süre içinde böyle bir hamlenin olasılığından bile keyif duymuş olmasıydı. Oyunun geleneksel ve kalıplaşmış modellerinin dışına bakmış yalnız ve yalnız kendi değerlendirmesine dayanarak hayali bir riski hesaba katabilmişti . Oyunun sonucu ne olursa olsun kazanan kesinlikle Marshall’dı.<br />Benim yaşamımın kullanma talimatında şöyle bir cümle yer alır: “Veziri feda etme zamanının gelip gelmediğine bakınız” Bu kavram hiç beklenmedik anlarda karşıma çıkıverir. Hani çocuklar için kutu içinde çeşitli büyüklük ve şekillerde tahta parçalardan oluşan bir oyuncak vardır . Bundan birkaç yıl önce Seattle’daki Lakeside School’da sanat dersleri verirken bir dönem başında bu oyuncakları kullanarak bir sınav yaptım. Öğrencilerimin yaratıcılığı hakkında bilgi edinmek istiyordum. Bir Pazartesi sabahı her öğrencinin önüne bu oyuncaklardan bir kutu koydum ve kısa belirsiz bir cümle ile ödevlerini verdim: “Bu oyuncaklarla bir şey yapın . Bugün için 45 dakikanız hafta boyunca diğer günlerin her birinde de 45 dakikanız var” Birkaç öğrenci başlangıçta herhangi bir girişimde bulunmadı. Bu iş onlara önemsiz görünmüştü . Sınıfın geri kalanının ne yapacağını görmek için beklediler . Birkaçı kullanma talimatını okudu ve kutunun içinde verilen örnek modellerden birine göre bir şeyler yaptı . Bir başka grup kendi hayal güçleri ile ortaya bir şeyler çıkardı . Bu deneyi kaç kez yapsam en az bir öğrencinin çıkıp verdiğim takımın sınırlarından kendisini kurtararak sınıfta oraya buraya dağılmış kalemleri ataşları ipleri defter kağıtlarını ve bulduğu diğer her türlü malzemeyi de kullanmasını beklerim . O gün de sınıfta böyle bir öğrencinin var olduğunu gördüm ve çok sevindim . İşte olağanüstü yaratıcı bir beyin iş başındaydı. Ondan öğreneceğim bir şey vardı. Onun varlığı sınıfta bana yardımcı olacak ve yaratıcılığını diğer öğrencilere de bulaştıracak hiç beklemediğim bir asistanım olduğu anlamına geliyordu. Onun ve ona benzeyen diğer öğrencilerimin hep “vezirlerini feda ettiklerini” düşündüm. Bazen alışılmışın dışına çıkmayı düşünmek gerekir. Bunun için öğrenci olmak ya da satranç oynamak gerekmez .<br /><strong></strong><br /><strong>Ne zaman yaşam size bir kutu oyuncak sunup bir şeyler yapmanızı istediğinde vezirinizi feda etmeyi de seçeneklerinizin içinde düşünün.</strong><br /><br />Robert FulghumBilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-27797418743541545202009-06-07T15:09:00.000-07:002009-06-07T15:39:07.876-07:00TAŞIN ÖYKÜSÜ<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/Siw-Z5mAQlI/AAAAAAAAAMY/3xs_rgpJes8/s1600-h/thDSC01104.JPG"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 300px; height: 247px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/Siw-Z5mAQlI/AAAAAAAAAMY/3xs_rgpJes8/s400/thDSC01104.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5344715472459809362" border="0" /></a><br /><div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">Genç bir Yönetici, yeni Jaguarı içinde kurulmuş, biraz da hızlıca, bir</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">mahalleden geçiyordu. Park etmiş arabaların arasından yola fırlayan</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">bir çocuk olabilir düşüncesiyle dikkatini daha çok yol kenarına</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">vermişti. Bir şeyin yola fırladığını görünce hemen fren yaptı ama</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">aracı durana kadar geçen mesafede yola çocuk fırlamadı. Bunun yerine,</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">yepyeni arabasının yan kapısına büyükçe bir taş çarptı. Adam hızlıca</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">frene yüklendi ve taşın fırlatıldığı boşluğa doğru geri geri gitti.</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;"></span></span></b> </div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">Sinirlenmiş olan genç adam arabasından fırladı ve taşı atan çocuğu</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">kaptığı gibi yakında park etmiş olan bir arabanın gövdesine</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">sıkıştırdı. Bunu yaparken de bağırıyordu : Sen ne yaptığını sanıyorsun</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">serseri? Bu yaptığın ne demek oluyor? O gördüğün yepyeni ve pahalı bir</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">araba ve attığın o taşın mahvettiği yeri düzelttirmek için kaportacıya</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">bir sürü para ödemek zorunda kalacağım. Neden yaptın bunu ?</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;"></span></span></b> </div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">"Küçük çocuk üzgün ve suçlu bir tavır içindeydi. "Lütfen, amca, lütfen</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">kızmayın. Ben çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim, bilemedim. Taşı</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">attım çünkü işaret etmeme rağmen diğer arabalar durmadı. Çocuk,</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">gözlerinden süzülen yaşları elinin tersiyle silerek park etmiş bir</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">aracın arkasına işaret etti. "abim orada. Yokuştan aşağı yuvarlandı ve</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">tekerlekli sandalyesinden düştü ve ben onu kaldıramıyorum."</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;"></span></span></b> </div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">Çocuğun şimdi hıçkırıklardan omuzları sarsılıyordu ve şaşkın adama</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">sordu : "Onu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturtmama yardım</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">edebilir misiniz? Sanırım abim yaralandı ve benim için çok ağır.</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">Ne diyeceğini bilemez halde, genç yönetici boğazındaki düğümden</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">yutkunarak kurtulmaya çalıştı. Yerde yatan sakat çocuğu kaldırıp</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">tekerlekli sandalyesine oturttu, cebinden temiz ve ütülü mendilini</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">çıkartıp, çeşitli yerlerinde oluşmuş ve kanayan yara ve sıyrıkları</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">dikkatlice silmeye çalıştı.</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;"></span></span></b> </div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">Bir şeyler söyleyemeyecek kadar duygulanmış olan genç adam, abisinin</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">tekerlekli sandalyesini iterek yavaş yavaş uzaklaşan çocuğun ardından</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">bakakaldı. Jaguar marka arabasına geri dönüşü yavaş yavaş oldu ve yol</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">ona çok uzun geldi.</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">Arabanın yan kapısında taşın bıraktığı iz çok derin ve net görülür</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">şekildeydi ama adam orayı hiçbir zaman tamir ettirmedi. Oradaki izi,</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">şu mesajı hiç unutmamak için sakladı :</span></span></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><u><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;"><span style="text-decoration: none;"></span></span></span></u></b> </div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><u><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">Hiçbir zaman yaşamın içinden, seni durdurmak ve dikkatini çekmek için</span></span></u></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><u><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">birilerinin taş atmasına mecbur kalacağı kadar hızlı geçme.</span></span></u></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><u><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">Yaratıcı ruhumuza fısıldar ve kalbimizle konuşur. Bazen, onu dinlemek</span></span></u></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><u><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">için vaktimiz olmuyorsa, bize taş fırlatmak zorunda kalır.</span></span></u></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><u><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;"><span style="text-decoration: none;"></span></span></span></u></b> </div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><u><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">Fısıltıyı dinle... veya taşı bekle.</span></span></u></b></div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><u><span style="font-family:Courier New;font-size:85%;"><span style="font-weight: bold; font-size: 10pt;">Seçim senin.</span></span></u></b></div><br /> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style=";font-family:Courier New;font-size:85%;" ><span style="font-weight: bold;font-size:10;" ></span></span></b> </div> <div style="color: rgb(255, 255, 153);"><b><span style=";font-family:Courier New;font-size:85%;" ><span style="font-weight: bold;font-size:10;" ></span></span></b> </div><br /><div style="color: rgb(255, 255, 255);"><b><u><span style=";font-family:Courier New;font-size:85%;" ><span style="font-weight: bold;font-size:10;" ><span style="color: rgb(255, 255, 153);font-size:100%;" ></span><span style="color: rgb(255, 255, 153);"></span><br /></span></span></u></b></div><div style="text-align: center;"> </div><div style="color: rgb(255, 255, 153); font-weight: bold; text-align: center;"><span style="font-size:180%;"> </span></div><div style="text-align: center;"> </div><div style="font-weight: bold; color: rgb(255, 255, 153); text-align: center;"><span style="font-size:180%;"> </span></div><div style="text-align: center;"> </div><div style="color: rgb(255, 255, 153); text-align: center;"> </div><div style="text-align: center;"> </div><div style="color: rgb(255, 255, 153); text-align: center;"> </div><div style="text-align: center;"> </div><div style="color: rgb(255, 255, 153); text-align: center;"> </div><div style="text-align: center;"> </div>Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-22240876987899852642009-06-07T14:51:00.000-07:002009-06-07T15:08:55.040-07:00HİÇ BÖYLE GÜZEL BİR ÇİRKİN GÖRDÜNÜZ MÜ???<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/Siw6Zg8Vu9I/AAAAAAAAAMQ/AX3E2G-8MxU/s1600-h/Resim2.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 308px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/Siw6Zg8Vu9I/AAAAAAAAAMQ/AX3E2G-8MxU/s400/Resim2.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5344711067796093906" border="0" /></a>Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-4078557768848976912009-06-04T06:44:00.000-07:002009-06-05T02:42:33.855-07:00"BLOWİN' İN THE WİND" ... CEVABI RÜZGARDA SAKLI.....<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SifQiiPm83I/AAAAAAAAAMI/2kxNRcfeO0g/s1600-h/CANON+10+151.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 267px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SifQiiPm83I/AAAAAAAAAMI/2kxNRcfeO0g/s400/CANON+10+151.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5343468774624785266" border="0" /></a> Foto by Gülhan KARAYİĞİTOĞLU<br /><br /><br /><br /><div style="text-align: center;"> Yıl 1962 , Tüm dünyada barış olması dileğinde bulunan duyarlı sanatçı BOB DYLAN, Vietnam'da savaşa karışan, belki de savaşı kışkırtan kendi ülkesini protesto etmek ve bazı insani değerleri hatırlatmak için bir şarkı yaptı. Tüm dünyada barış isteği bir ütopya belkide ama bu şarkı tüm barış yanlılarına ithaf edilmiştir. Savaşların, terörün,silah satışlarının nedenlerini biraz fikri olan herkes biliyor ama çıkarlar söz konusu olduğundan duyarlı insanlar, sanatçılar yalnızca sanatlarıyla, fikirleriyle , ürettikleri ile bir ortak sinerji yaratıyorlar. Savaşları çıkaranlar, terörü destekleyenler ölüp gittiğinde herkes onları lanetle anarken, sanatçılar eserleri ve bıraktıklarıyla ölümsüzlük mertebesine oturuyorlar.<br /><br /> İşte o şarkının sözleri:<br /><br /><br />Daha ne kadar yol gitmeli ki bir insan,<br /> ona adam denilebilsin?<br />Daha ne kadar denizlere yelken açmalı beyaz bir güvercin ,<br /> gün gelip kumda yatabilsin?<br /><div style="text-align: center;">Daha ne kadar uçuşmalı ki mermiler,<br /></div> sonsuza dek yasaklanabilsin?<br />Yanıtı dostum esen yelde,<br /> esen yelde yanıtı......<br /><br /><br />Daha kaç yıl var olmalı ki bir dağ,<br /> eriyip denize kavuşsun?<br />Daha kaç yıl varolmalı ki bazı insanlar,<br /> bir gün özgür kalabilsin?<br />Daha kaç kez başını çevirebilir ki bir insan,<br /> görmezden gelebilmek için?<br />Yanıtı dostum esen yelde,<br /> esen yelde yanıtı..........<br /><br /><br />Daha kaç kez yukarı bakmalı ki bir insan,<br /> gökyüzünü görebilsin?<br />Kaç kulağı olmalı ki adamın,<br /> ağlayan insanları duyabilsin?<br />Daha ne kadar insan ölmeli ki,<br /> bu kadarı da fazla densin?<br />Yanıtı dostum esen yelde,<br /> esen telde yanıtı......</div>Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-83010304267631088202009-06-01T06:10:00.000-07:002009-06-01T06:14:18.892-07:00MUTLU BİR AY GEÇİRMENİZ DİLEĞİYLE.....<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SiPT2G35FgI/AAAAAAAAAMA/5dWGNld4sgs/s1600-h/10_podborka_501.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 300px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SiPT2G35FgI/AAAAAAAAAMA/5dWGNld4sgs/s400/10_podborka_501.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5342346509502977538" border="0" /></a><br /><div> <div> <div> <div> <div> <div> <p style="margin-bottom: 12pt;"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><span style="font-size: 12pt;"><span style="font-size: 13.5pt; color: rgb(51, 102, 102);">DEĞNEKTEN AT</span></span></span></p> <p style="margin-bottom: 12pt;"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><span style="font-size: 12pt;"><span style="font-size: 13.5pt; color: rgb(51, 102, 102);"></span></span></span> </p></div> <div style="font-family: arial; font-weight: bold;"> <p style="margin-bottom: 12pt;"><span style="font-size:130%;color:#999900;"><span style="font-size: 13.5pt; color: rgb(153, 153, 0);">İki çocuklu bir aile hafta sonunu piknik yaparak geçirmeye karar verirler. Piknik yerine vardıklarında anne yemeği hazırlarken,<br />çocuklar babalarıyla birlikte yürüyüşe çıkar. Uzun bir yürüyüşten sonra oldukça yorulan küçük çocuk yalvarırcasına bakan gözlerle, 'Babacığım çok yoruldum. Lütfen beni kucağında taşır mısın?' der. Baba; 'Ben de yorgunum oğlum'' der demez çocuk ağlamaya başlar. Baba tek kelime etmeden ağaçtan bir dal keser. Dalı bıçakla biçimlendirip, çocuğa zarar vermeyecek biçimde yontar. Sonra dalı oğluna verir. 'Al oğlum, sana güzel bir at' der. Çocuk sevinçle dal parçasından yontulmuş ata biner ve sıçrayarak, ata vurarak annesinin yanına doğru gitmeye başlar. Babasını ve ablasını geride bırakmıştır bile...</span></span></p></div></div> <div style="font-family: arial; font-weight: bold;"> <p style="margin-bottom: 12pt;"><span style="font-size:130%;color:#006600;"><span style="font-size: 13.5pt; color: rgb(0, 102, 0);">Baba gülerek kızına: 'İşte yaşam budur kızım. Bazen zihnen ya da bedenen kendini çok yorgun hissedeceksin. İşte o zaman kendine değnekten<br />bir at bul ve neşe ile yoluna devam et. Bu at, bir arkadaş, bir şarkı, bir çiçek, bir şiir yada bir çocuğun tebessümü olabilir.'</span></span></p></div></div> <p style="margin-bottom: 12pt; font-family: arial; font-weight: bold;"><span style="font-size:100%;"><span style="font-size: 12pt;"></span></span> </p></div> <div><b style="font-family: arial; font-weight: bold;"><span style="font-size:130%;color:#999900;"><span style="font-size: 13.5pt; color: rgb(153, 153, 0);">Değnekten atınız hiç eksik olmasın</span></span></b><br /></div><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><span style="font-size: 12pt;"></span></span><br /></div></div><span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><span style="font-size: 12pt;"></span></span><br /> <span style="font-family:Times New Roman;font-size:100%;"><span style="font-size: 12pt;"></span></span>Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-58438305271631412292009-05-28T16:25:00.000-07:002009-05-28T16:30:40.722-07:00ANGUTUN SADAKATİ.......<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/Sh8dhTE1bvI/AAAAAAAAAL4/sbwdBTsLjOY/s1600-h/image001.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 384px; height: 308px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/Sh8dhTE1bvI/AAAAAAAAAL4/sbwdBTsLjOY/s400/image001.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341020140978138866" border="0" /></a><strong><span style="font-family:Verdana;font-size:130%;"><span style="font-size: 13.5pt; font-family: Verdana;">Geçenlerde gelen bir maili çok sevdim ve virgülüne dokunmadan alıyorum bloguma....<br /><br /> "Herkesin haksız bir şekilde kullandığı bir ifadedir 'Angut'. Biri laftan anlamayınca, boş boş bakınca ya da aptallık edince hemen 'Angut musun?' der günümüzün insanı. Angut'un aslında bir kuş olduğunu bilmeyen bir sürü insan var ülkemizde.<br /><br /> Özelliği nedir bilir misiniz? Angut kuşunun eşi öldüğü zaman yanına o anda başka bir yırtıcı hayvan veya bir insan gelse dahi gözlerini bir dakika bile eşinin ölüsünün üstünden ayırmadan o da ölene kadar onun başucunda bekler.<br /><br /> İşte bu canlının yaptığı en büyük 'Angut'luk budur. Ayrıca bu olay bütün Angut kuşları için geçerlidir, arada bir görülen bir şey değildir. Dişi olsun erkek olsun bütün Angut kuşlarının<br />Çok ürkek bir hayvan olmasına rağmen eşinin ölüsünün başında bekleyen Angut kuşuna elinizi uzatsanız dahi oradan kaçmaz.<br /><br /> Hani derler ya 'Angut gibi bakmasana' diye... <u>Keşke herkes Angut gibi<span style="color:navy;"><span style="color: navy;"> </span></span>bakabilse değer verdiklerine. Bundan sonra bazılarına 'Angut' demeden önce bir kere daha düşünün. Bir "Angut" bile olamayan o kadar çok insan var ki artık günümüzde...</u></span></span><span style="font-family:Tahoma;font-size:85%;"><span style="font-size: 10pt; font-family: Tahoma;"> </span></span><span style="font-family:Tahoma;font-size:130%;"><span style="font-size: 13.5pt; font-family: Tahoma;">"</span></span><span style="font-family:Tahoma;font-size:85%;"><span style="font-size: 10pt; font-family: Tahoma;"><br /></span></span><span style="font-family:Tahoma;font-size:78%;color:white;"><span style="font-size: 7.5pt; color: white; font-family: Tahoma;">.</span></span></strong>Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com14tag:blogger.com,1999:blog-2544842168448753715.post-35329113593834526402009-05-18T11:57:00.000-07:002009-05-18T11:59:38.629-07:00ADANMIŞ BİR YAŞAMA SAYGILARIMLA " TÜRKAN SAYLAN"<h3 class="post-title entry-title"> <a href="http://bilgelikyolcusu.blogspot.com/2009/03/adanmis-bir-yasama-saygilarimla-turkan.html"><br /></a> </h3> <a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SapegPJ1I-I/AAAAAAAAAGw/8lTCeWx7lvI/s1600-h/davaya-cinsel-hayati-damga-vurdu_o.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 250px; height: 234px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_Xini2_XddLI/SapegPJ1I-I/AAAAAAAAAGw/8lTCeWx7lvI/s400/davaya-cinsel-hayati-damga-vurdu_o.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5308159018726138850" border="0" /></a>Daha önce yazdığım bir yazıyı tekrar alıyorum bloguma, onun aziz hatırasına saygılarımla....<br /><br />İnternet arama motorlarında aradığımızda hakkında yüzlerce haber, bilgi bulabileceğimiz bir bilim insanı Türkan Saylan.<br />Adının başında profesör doktor ünvanı var ama o pek çok profesörden çok farklı bir yaşam yolu seçmiş kendisine. Yaşam amacı EĞİTİM. Diyor ki;<br />"Türkiye'de terörün önlenmesi, açlığın, sefaletin, işsizliğin giderilmesi konusunda kız çocuklarının eğitiminin yüzde yüz katkısı olacaktır."<br />Gencecik bir doktor olma yolundayken staj için gittiği hastanede cüzzamlı insanların tedavileri için hiçbir şey yapılmadığını,tecrit edilmelerini görüp kahrolmuş ve doktor çıkar çıkmaz bu konuda paçalarını sıvayıp, köy köy gezerek yaptığı taramalar, tespitler ve tedavilerle 10 yıl içinde ülkedeki cüzzam hastalığına dur demiş ve bunu başarmış bir bilim insanı. Ve bu nedenle kendisine uluslararası Gandhi ödülü verilmiş.<br />Yaşamına baktığımızda yüzlerce ödülü var ama bu ödüller onun için cebindeki mendiller gibi.<br />o habire didinerek okutulmayan kız çocuklarını okutabilmek için çabalıyor. Burslar veriyor, yurtlar, okullar açıyor, çalışıyor, çabalıyor ve her okutabildiği kız çocuğundan haber aldığında mutlu oluyor. Şu ana kadar 36.000 kız çocuğu onun ve kurucusu olduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Vakfının sayesinde eğitim olanağına kavuştu. Bu rakam bir ülke için küçük görünebilir ama bir kişinin çabalarıyla yapılmış ise çok büyük bir rakamdır. Ve o kızların aileleriyle, çevreleriyle, hayata atıldıklarında yapacaklarıyla katlanarak büyüyecektir.<br />Son olarak Vehbi Koç Vakfı Ödülü olan 100.000 Doları, aldığı gün eğitim vakfına aktarmış ve okutabileceği kız çocukları düşüncesi onu daha da mutlu etmiştir.<br />Yakalandığı kanser hastalığının vücudunda yayılması bile umurunda değildir. Bu konuda yaptığı bir söyleşide "Daha ölemem, yapacak çok işim var" diyebilmiş bir insandır.<br />Doktorluğunun önünde gelen vasıfları insanlığı, vicdanı, yurtseverliğidir. O bir anne sevgisiyle vatanın evlatlarını kollayan, kucaklayan, okutan, eğiten, adam olmaları için uğraşan özel bir varlıktır.<br />O bu vatanın en kutsal annelerinden birisidir. O bu vatanın kutsal değerlerini evlatlarına aktarabilen gerçek bir vatansever, laik, cumhuriyetçi bilim insanıdır.<br />Kendisine tüm kalbimle sevgilerimi ve saygılarımı sunarım.....Bilge'lik Yolcusuhttp://www.blogger.com/profile/12964694644940278175noreply@blogger.com2