
Rahmetli anneanneciğim, kendi apartmanlarında oturan saçı sakalı ağarmış bir komşusundan bahsederken amca diye hitabettiğinde çok gülerdik, anneannem seksenlerindeydi o amca ise ancak altmış yaşlarında...Televizyonda Sinan Çetin'i gördüğünde de benim ihtiyar çıktı derdi, biz yine kendimizi tutamaz gülerdik. Oysa anneannemin içindeki "Benin" de yaşı yoktu ki... Artık onun hissettiklerini çok daha iyi anlıyorum. Ya da sokaklarda yaşlanmış, buruşmuş ama kırmızı rujunu sürmüş,canlı renkli kıyafetleri ile gezen bana yaşlı görünen insanları...Demek ki anlamak için yaşamak gerekiyor, tecrübe böyle bir şey... Demek ki kaç yaşında olursa olsun insanlar öte aleme gideceğini anladığında daha yaşamak istiyor,eee daha hiç bir şey yaşamamış ki... o yaşadıkları mı? Anlar...yalnızca anlar...
Ah Bilgelik yolcum AH!
YanıtlaSilKendime senin gibi bir yaren bulduğuma benim gibi düşünen bir dost bulduğuma ne kadar sevinsem azdır.İnan ki yaşıtım hiç arkadaşım yok.Hepsi 30-35lerinde.Onlar da bensiz yapamıyor ama, suç benim mi şimdi?Tarzımız bu gönlümüzün içinde yatan kız bu. Düşün ki çocuklarımı bazen babam gibi falan görüyorum, onlar da bana ona göre davranıyorlar o fırsatı ben veriyorum çünkü."Hadi kız çocuğu"diyebiliyorlar.Sevgilerimle.
Canım Dilek'ciğim,
YanıtlaSilÇoook sevindim.İnan biz de öyleyiz. Elli kişilik piknik grubuna gidiyor çocuklar, içlerinde tek anne ben.. ama en çocukta ben. "gönlü güzel olanlar ihtiyarlamazmış" derler.
Kucak dolusu sevgilerimle canım benim.
Benim de ruhumun yaş günleri ile bedenimin yaş günleri birbirinden öylesine farklı ki, onun için de yazdıklarını çok sevdim...
YanıtlaSilSevgili Ayşegül,
YanıtlaSilAynı şeyleri hissetmemize sevindim. Yalnız olmadığını bilmek çok güzel bir duygu.
Yürekten sevgilerimle...