25 Temmuz 2009 Cumartesi

Çöp Kamyonu Kanunu...


Bugün kızımın evindeyim. Dün gece ona konuk geldim ve pazartesiye kadar onda olacağım. o benim en iyi dostlarımdan biridir. Kitap okuruz, film izleriz, sohbet ederiz ve birlikte çok eğleniriz. Yarın gece de radyo yayınına konuk olacağım inşallah. Biz onun klimalı kutup odasında oturmuş sohbet ediyorken telefon çaldı. Kızım açtı ve konuşmaya başladı. Arayan kişi benim bir arkadaşımmış meğer ama onunla konuşmak için aramış. Ama sürekli o konuşuyor ve benim duyduğum sesler, kızımdan gelen hı-hıı...eveeet...hı-hıııı sesleri... Allah Allaaah ne oluyor diye merak ettim  ve orada olduğumu öğrenince o da benimle konuşmak istedi.  Arkadaşım , son zamanlarda ona gelen ve ona sürekli mızmızlanan insanlardan yakındı belki onbeş dakika kadar mütemadiyen anlattı, anlattı ve şu sözlerle bitirdi yakınmalarını;

-"Ama Bilge'ciğim bu insanların anlattıkları insanları ben tanımıyorum bile..!!!"

Bir daha Allah Allaah yani senin anlattıklarını da ben tanımıyorum ki arkadaşım diyemedim bile... hızını aldı ve kapattı. Biz kızımla birbirmize bakıp başladık gülmeye... ve aklıma son zamanlarda okuduğum bir ileti geldi. Kızımla paylaştık ve bloguma almanın çok uygun olacağını düşündük. Günün anlam ve ehemmiyeti üzerine...

Sn. Sedat Kumova'nın iletisidir.

"Bir gün bir taksiye atladım ve havaalanından hareket ettik. Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden yola, önümüze çıktı. Taksi şoförü sert bir şekilde frene bastı, kaydı ve diğer arabaya çarpmaktan milim farkıyla kurtuldu. 

Diğer arabanın sürücüsü camdan başını çıkartıp bağırmaya ve küfretmeye başladı. 
Taksi şoförü ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı. Ve gerçekten çok arkadaşçaydı. 

Sordum:

-'Neden bunu yaptığınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastaneye gönderecekti.' 

Taksi şoförü bana, simdi 'Çöp Kamyonu Kanunu' dediğim şeyi öğretti. 

Şoför -pek çok insanin çöp kamyonu gibi olduğunu açıkladı. Her tarafta çöp dolu olarak dolaşıyorlar; kızgınlık, öfke ve hayal kırıklığı dolular. Çöpleri biriktikçe onu bırakacak bir yere ihtiyaç duyuyorlar ve bazen sizin üzerinize bırakabilirler. Kişisel almayın. Sadece gülümseyin, onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin. Onların çöpünü alıp işyerinize, evinize veya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın. 

İşin ana fikri şu ki, başarılı insanlar çöp kamyonlarının günlerini mahvetmesine ve ellerine geçirmesine izin vermezler. Hayat sabahları pişmanlıklarla uyanmak için çok kısa, dolayısıyla 'size iyi davranan insanları sevin, iyi davranmayanlar için dua edin.' 

Hayat %10 onunla ne yaptığınız, %90 onu nasıl alıp karşıladığınızdır. 

19 Temmuz 2009 Pazar


Şimdilerde İzmir'li olan sevgili pembiş kızım bulduğu nefis bir yaşam öyküsünü tarzıma uygun olduğunu düşünerek benimle paylaştı ve bayıldığım bu güzel yaşanmışlığı bloguma aldım. Sevmek, paylaşmak, yardımlaşmak üzerine... insan olmanın erdemleri üzerine ... dünyamızın daha yaşanılabilir olması üzerine....
Pretty'e sevgilerimle.....

Geçen yuzyilin sonunda Baltimore'lu bir delikanli kendine yepyeni bir yasam kurmak uzere New York'a gidiyordu. Yaşlı bir aile dostu ona:

-" Yasamini kazanmak icin ne yapacaksin." diye sordu.
-" Ben her isi yapabilen kisilerden degilim. Sabun ve mum yapmaktan baska bir sey gelmez elimden." diye yanıt verdi.

Yasli adam ona bir ögütte bulundu:
-" Iyi calismak kosuluyla başarılı olabilirsin." dedi ve gencin elini
sıkarken ekledi:
-" Tanri ile ortakmissin gibi çalış ve kazancinin onda birini onun payı
olarak ayir. Göreceksin, o zaman işin her zaman iyi gidecek." dedi.

Genc adam, kisa bir sure sonra Manhattan Sabun Fabrika'nin yoneticisi oldu. Iki yil sonra da, kendi işini kurdu. Adamin öğüdünü hicbir zaman unutmamıstı. Kazanının onda birini ayiriyor, yardim kuruluslarina bağıslıyordu. Işini giderek gelistirdikce kazancinin onda birlik payini, onda ikiye yukseltti. Daha sonra karının yarısını bu iş icin ayirdi. Genc adamin basarisi, iylikseverligi oraninda artiyordu.

Sabun ureticisi "genc adam", sabun krali olarak taninabilecek düzeye
geldikten bir sure sonra öldü. Fakat onun işindeki "giz" , önce öykü olarak, daha sonralari ise, bir
anı olarak uzun yillar canlı kaldı. İhtiyar bir dostun öğüdüne uyarak, işine Tanri'yla ortak olan bu adamın adı, William Colgate'ti.

Amerikan Yardimseverler Derneği'nin başkanligini da yapan Colgate'in ünü ve hikayesi bugun; dünya capinda bir sabun ve dis macunu firmasindan baska, Amerika'nin onde gelen universitelerinden birinde, Colgate Universitesi'nde de devam etmektedir..

18 Temmuz 2009 Cumartesi