19 Ocak 2009 Pazartesi

Bir bardak su alır mıydınız?

Su; tüm canlıların vazgeçilmezi, olmazsa olmazıdır. Beslenmeden günlerce yaşayabilen canlılar, su olmadan ancak 3 gün dayanabilirler. Yaşam kaynağımız su hakkında farklı farklı araştırmalar yapılır dünyanın muhtelif yerlerinde. Biz şifacı olduğumuz için şifa verdiğimiz insanlara hep su içmelerini önerirdik. Bir kocaman bardak suyu ellerine almalarını ve bu suyu programlamalarını, olumlamalar yapmalarını ve yudum yudum içmelerini söylerdik. Bunu söylerken de bildiğimiz birşeyden yola çıkarak değil tamamen sezgilerimize göre hareket ederdik.
Beş sene kadar önce belgesel lezzette bir film geçti elimize. Türkçeye "Ne Biliyoruz ki" ismiyle çevrilmişti. Ve bu filmde bir japon araştırmacı doktorun su ile ilgili yaptığı deneylerden söz ediliyordu. Doktor Emoto suyun şuurlu bir yapısı olduğunu ispat eden çalışmalar yapmış ve bu çalışmalarını fotoğraflarla dünyaya sunmuştu. Pet şişelere doldurduğu sulara farklı duygularla etiketler takıyor, belli bir ısıda dondurduktan sonra fotoğraflarını çekiyordu. Örneğin şişeye "şükür" , "sevgi", "aşk"ya da "aptal", "salak", "tembel" yazıp sonrada fotoğraflıyordu. İyi şeyler yazdığı şişelerdeki sular inanılmaz güzel kristaller oluştururken kötü sözcükler yazılı şişelerde amorf şekiller, bozuk kristaller oluşuyordu. Çalışmalarını ilerletip klasik müzik dinletiyor, dua ediyor ve muhteşem kristalleri fotoğraflıyordu. Kalabalık, kaotik ortamlardaki akarsu, göl gibi yerlerden aldığı numunelerde kristaller yokken, aynı suya iyi sözcükler söyledikten sonra kristaller oluşuyordu. Ayrıca siz bir bardak suyu içip "oh,çok şükür" dediğiniz anda tüm dünyadaki sular arasındaki kozmik şuur diğer suları da olumlu etkiliyordu. Ve bizim vücudumuzun büyük oranı da su.....
Dünyamızın ve bedenimizin büyük kısmını sular oluşturuyor ve biz stress altında,üzüntülü, kızgın, öfkeli olduğumuzda yani negatif duygularla dolduğumuzda vücudumuzun kristallerinin ne hale geldiğini tahmin edebiliyorum. Ve bu durum bir süre sonra fiziksel olarak hastalanmamıza yol açıyor. Sonra da kimyasallarla, ilaçlarla iyileşmeye çalışıyoruz. Oysa öyle dengeli ve kendine yeten bir sistem kurmuş ki YARADAN....
Dünyadaki tsunamilerin bile negatif düşüncelerin patlaması olduğunu düşünüyorum artık.
Alalım ellerimize kocaman bardak sularımızı ve teşekkür edelim, şükredelim,sevgimizi söyleyelim. Tüm dünyanın suları,denizleri,gölleri duysun, bedenimizdeki her hücre işitsin ve herşey yaratılan ahengine dönsün.
Deniz yıldızı öyküsünde olduğu gibi bizim için FARK ETSİN...BİR FARK YARATALIM....

7 yorum:

  1. Harika bir konuya değinmişsiniz. O belgeseli ben de hayranlıkla izlemiştim. izlemek isteyenlere benimde bir katkım bulunsun:

    Masaru Emoto'yla ilgili ayrıntılı İngilizce bilgi için:
    Masaru Emoto's Website -diary- ve http://www.hado.net/index2.html sayfalarını ziyaret edebilirsiniz.
    Masaru Emoto'nun bilimsel çalışmaları, fotoğrafları ile yayınlanmış olan "The Message from Water" isimli kitabında bulunuyor. www.amazon.com'da DVD olarak da bulabilirsiniz.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Tutsak,
    Katkılarınıza teşekkür ederim. Bir sonraki yazımda da Dr.Emoto ile yapılmış bir ropörtajdan alıntılar sunacağım.
    o film arasıra tekrar seyredilesi bir film, her seferinde yeni birşeyler fark ediyor insan.
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  3. BU konuyu kaç kez farklı yerlerde okudum ama her seferinde beni ilk kez okuyormuşum gibi şaşkınlığa düşürüyor. Yazılarınızı sevdim...
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Ayşegül,
    Teşekkür ederim.Konu beni de çok şaşırtıyor. Yaşam kaynağımız suyun akıllı bir varlık oluşu muhteşem geliyor açıkçası. Bir önceki yazıda deneylerin detayları da var.
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  5. Kitabı ilk okuduğumda hani derler ya "akıllara durgunluk verici" diye, aynı o ruh halindeydim. Üzerinde epeyce düşündüğüm zaman, suyun, havanın hatta toprağın bile canlılığı etki- tepki felsefesi mantıksız gelmedi. Ne verirsek onu alıyoruz bu çok doğru. Evren sonsuz bir zekayla işliyor aslında.
    Annecim ellerine sağlık :)

    YanıtlaSil
  6. Pufurcuğum,
    O sonsuz zekadan payımıza düşene çoook şükür ve kendi namıma bana evlat olarak geldiğin için çooooook şükür....

    YanıtlaSil
  7. ben seni çok sevdiğimi yazmak için yorum yazıyorum. annem gibi seviyorum, senden öğreneceğim çok şey olduğunu düşünüyorum. zaman zaman durup dururken bir şey dürtüyor ve aklıma düşüyorsun, özlüyorum. o zamanlarda bana hediye ettiğin minik meleği elime alıyorum hemen. öyle işte, seni seviyorum. =)

    YanıtlaSil