14 Aralık 2008 Pazar

Keşke.....

O benim kahramanlarımdan biriydi. 1936 yılında hazırladığı valiziyle evinden çıkmış, kimbilir ne kadar az parasıyla kendine bir oda kiralamış ve çalışmak için sigara sarma işine işçi arayan Tütün Fabrikasında işe girmişti. Okuma yazması yoktu, hiç de olmadı. 1 ay sonra kader karşısına büyük aşkı dedemi çıkartmıştı. İlk görüşte aşktı ve 9 yıl boyunca da hep aşık kaldı. 9 yıl sonra 2 çocuğuyla dul kalmıştı. o zamanın en yaygın hastalığı verem dedemi almıştı elinden. Gözünün yaşı kurumadan çalışmaya başladı çocuklar için. 3 ay sonra bizim dedemiz zannettiğimiz 2. kocasıyla evlenerek köye gitti. Tayyörünü çıkartıp köy evini ve 5 üvey çocuğu adam etmeye koyuldu. Hatırladığım o ev, mis gibi beyaz kireç badanalı, cam önü sedirleri dantel minderli, bahçesinde hanımelleri, karanfilleri, meyve ağaçları ki o meyvelerin misler gibi yapılmış reçelleri raflarda dizili, olağanüstü temiz arap sabunu kokulu hayal gibi bir evdi.
92 yaşında öldü, o benim anneannemdi. Geçmişini ,ailesini hep gizledi bizden. Çok güzel bir kadındı beyaz rus muydu, ak arap mıydı.Kafkaslardan mı gelmişti hiç bilemedik hep geçiştirdi bizi.. Duygularını ölesiye merak ederdim ama gırgıra vurur anlatmazdı.
Keşke şu blogları karıştırıken bir yerlerde rastlasam ona. Yazmış mesela, blogu varmış anneannemin. Nerelerden gelmiş, kimlerden kaçmış, neler hissetmiş bir bir okusam. Dibinde büyüdüğüm ama hiç tanıyamadığım kadını tanıyabilsem...
Keşke....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder